23 Nisan Üzerine | Fatih Atan , Abhazya haberleri

Fatih Atan (A’tanba)

04/04/2013. Değerli okuyucular, bugünlerde Abhaz ve Kuzey Kafkasya Diasporası’nı Türkiye’de yaşanan Anayasa – İmralı Görüşmeleri, Akil İnsanlar (!) Listesi, Enflasyon, vd. sorunlar ilgilendirmemektedir. Onların sorunu, TRT’nin 23 Nisan Uluslar arası Çocuk Şenliği katılımcı listesinde yaşanan değişiklik ilgilendirmektedir.

Abhaz Dernekleri Federasyonu, uzun zamandan beri sessiz bir biçimde, Abhazya Cumhuriyeti Çocuk Halk Dansları Topluluğunun 23 Nisan Şenliği’ne katılımı için çalışmakta idi.

Abhaz – Fed çalışmalar belli bir noktaya geldiğinde, TRT ile yapılan yazışmaları internet sitesinde yayınlamaya başladı. Gerçi bugün için o yazışmalara ulaşamıyoruz. Aslında Abhaz – Fed bu yazışmaları bir belge dizisi halinde yayınlayarak kitleleri aydınlatmalıdır.

Abhaz – Fed’in daha kitlelere ulaştırılmadığı dönemde yani çalışmanın başında, bana bilgi veren Abhaz – Fed YK. Arkadaşıma, çalışmaların çok değerli olduğunu, ancak 2010 yılında I. Uluslar arası Antalya Tiyatro Festivali’nde yaşanan gelişmeleri ve karşılaşabilecekleri sorunları kendisine aktarmıştım.

Sizlere kısaca, 2010 Mayıs ayında düzenlenen uluslar arası Antalya Tiyatro Festivali hakkında bilgi vermek isterim. Ancak bu konu hakkında önemli bir ayrıntıyı hatırlatmak isterim, Tiyatro Festivalinde Diasporadan aracı olarak hiçbir kurum adına yazışma yapılmamıştır.

Taraflar arasındaki resmi yazışmalar Abhazya Samson Çanba Devlet Tiyatrosu ile TC. Kültür Bakanlığı Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Antalya Devlet Tiyatrosu arasında yapılmıştır. Gelişmeler, Abhazya Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Vladimir Avıdzba’nın bilgisi dahilinde, Abhazya Kültür Bakanlığı ile bağlantılı olarak yürütülmüş, KADK ve İstanbul Abhaz Kültür Derneği Yönetimi’de gelişmeler hakkında sürekli bilgilendirilmiştir.

Konu hakkında ayrıntıları 05/05/2010 Tarihli Abhazyam.com da yayınlanan Kafkas – Abhazya Dayanışma Komitesi’nin (KADK) Kınama yazısında görebilirler (Bknz: http://www.abhazyam.com/haber/1171/komiteden-kinama.html )

Bugünkü TRT Skandalında, gördüğüm ve bildiğim kadarı ile aracı kurum olan Abhaz – Fed yazışma ve görüşmeleri sürdürmüş. Eğer yanılıyorsam bunu belgeler halinde bizlere gösterilmesi gerekir. Çünkü bu gibi olaylarda resmi yazışmalar ve muhataplar önemlidir.

Bir kez daha vurgulamak istiyorum, Antalya Tiyatro Festivali’nde Abhaz Diasporasından hiçbir kurum ve kişi tarafından resmi yazışma yapılmamıştır. Sadece olayın gerçekleşmesi için alt yapı çalışmaları yapılmıştır. Resmi Muhataplar Abhazya Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti Temsilcileri olmuştur.

Şimdi, Türkiye’deki Abhaz ve Kafkas Diasporası’ndan TRT’nin uygulamış olduğu değişikliğe karşı tepkiler veriliyor. Hatta daha ileri tepki biçimleri sunulmaktadır. İsteyenler Abhaz ve Kuzey Kafkas Diaspora İnternet sitelerine bakabilirler.

Mayıs 2010 Tarihinde yaşanan olay hakkında abhazyam.com olarak Abhaz ve Kuzey Kafkasya Diasporasına önermiş olduğumuz tepkinin o dönemde pek de itibar görmediğini bugün yaşanan TRT skandalında gördük.

Eğer o dönemde önerilen tepki yaşama geçmiş olsa idi bugün çok farklı bir konum ile karşı karşıya kalınırdı.

O dönemde ses çıkarmayan bir takım kurum ve kişiler, Abhaz ve Kuzey Kafkasya Diasporasının Türkiye’deki etkisini coşku ile açıklıyorlar. Şunu bilsinler ki, Türkiye’de İktidarı elinde bulunduran güçler, Türkiye’deki Kuzey – Kafkas Diasporası’nın gücünün ne olduğunu onlardan daha iyi biliyorlar.

Bugün TC.’de iktidarda bulunan siyasi gücü her konumda en iyi destekleyen unsur, Kuzey – Kafkasya Diasporasıdır.

Bunun örneği seçimlerde Kuzey Kafkasya Diasporasının yaşadığı bölgelerdeki oy oranlarında AKP İktidarına verilen oylardır.

2010 Mayıs’ındaki tepki çağrımızın ilgi görmemesinin ana nedeni de budur.

Bugünde "saman alevi" gibi parlayan tepkiler, daha sonra sönecek, AKP İktidarına karşı olan destek sürecektir.

AKP iktidarının Abhazya Cumhuriyeti’ne karşı uyguladığı siyasi – kültürel ambargo günümüz koşullarında, Abhaz ve Kuzey Kafkasya Diasporasının atıllığı sayesinde sürecektir,

Türkiye ve Gürcistan son yıllarda ekonomik gelişmelere karşı sessiz kalmaktadırlar.

Ancak siyasal ve kültürel gelişmelerde hemen Abhazya’nın SSCB’nin son dönemindeki statüsünü hatırlamaktadırlar.

Türkiye, “Ben Abhazya’nın bağımsızlığını tanımıyorum, o yüzden siyasal – kültürel anlamda benim tanıdığım biçimde seninle ilişkiye girerim” diyor. Ancak ekonomik ilişkilere ses çıkartmıyor. Acaba bunun nedenini sorgulayan var mı?

Tek başına irdelenmesi gereken bir konu!

Dünya’da Abhazya’yı siyasi anlamda tanımayan ülkelerde bulunuyor, ancak kültürel, insani ve sportif alanlarda her türlü ilişkiye girebiliyorlar.

Gürcistan’ın kendilerine uygulamaya çalıştıkları siyasi baskılara karşı tepki gösterebiliyor. Örnek olarak Dünya Domino Şampiyonası’nın Abhazya’da düzenlenmesi gibi.

Güney Kore Cumhuriyeti, Ekim 2010’da Abhazya Sharatın Devlet Halk Dansları Topluluğu’nun gösterilerini engellemeye çalışan Gürcistan’ı elinin tersi ile reddetmişti. (Bknz: http://www.abhazyam.com/haber/1383/gurcistandan-guney-koreye-baski.html )

Güney Kore’de Abhaz ve Kuzey Kafkasya Diasporası’ da bulunmuyordu.

Acaba, neden Gürcistan’ın o ülke yönetimi üzerinde siyasal etkisi bulunmuyor da, 5 Milyonun üzerinde bulunduğu övünülerek anlatılan Abhaz, Kuzey Kafkasya Diasporasının olduğu bir ülkede yıllardır bu oyun çok rahat bir biçimde oynanıyor?

Abhaz ve Kuzey Kafkasya Diasporası’nın bu soruyu kendisine sorması ve özeleştiri yapmasının zamanı çoktan geçmiştir.

Eğer diğer halklar tarafından kendimize değer verilmesini istiyorsak, yaşadığımız ülkedeki toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel baskı ve haksızlıklara karşı çıkarsak, halk ve toplumların yanında olursak, onlardan bu konuda destek alabiliriz.

Ne yazık ki Abhaz ve Kuzey Kafkasya Diasporası yıllardan beridir, yaşadıkları ülkelerde yönetimi ellerinde bulunduran siyasi – ekonomik güçlere destek vermişlerdir.

Bugünde, Abhaz - Kuzey kafkasya Diasporasında bu durum yaşanmaktadır!

Abhaz ve kuzey Kafkasya Diasporası, Hitler Faşizmi’nin konumunu açıklayan “Meşhur Papaz” Öyküsündeki durumuna düşmemek için Türkiye’deki toplumsal baskılara tepkisini yükseltmelidir.

Yoksa “saman alevi” hemen söner.