GÜRCİSTAN, KATLİAMINA YOL AÇTIĞI DAĞLI KAFKAS HALKLARININ TORUNLARINI ANAKLİA'DA AĞIRLADI
Fatih Atan (A'tanba)
03/06/2012. Değerli okuyucular 21 Mayıs anmalarına asıl damga Gürcistan’ın Abhazya sınırında bulunan Anaklia sahilinde “Jamestown – Çerkes Soykırım Anıtı” açılışında vuruldu.
Abhaz ve Kuzey Kafkasya halkları bu açılış törenini ve katılımcılarını hiçbir zaman için unutmayacaktır.
Gürcistan’ın, Pentagon koridorlarında gündeme konulan ve “Jamestown – Çerkes (!) Soykırım Anıtı” açılışı ile bir aşaması gerçekleştirilen plan, Kafkas Diasporası ve Kuzey Kafkasya’dan katılan “Piyonlar” ile 2014 “Sochi Kış Olimpiyatları” açılışına kadar çeşitli etkinlikler ile sürecek.
Anaklia sahilinde açılışı yapılan soykırım anıtının neden Abhazya sınırında yapıldığı, “George Soros” Gürcistan Cumhuriyeti Başkanı Mihail Saakaşvili’nin Gürcistan Parlamentosu’nu Tiflis’ten eski krallık merkezi Kutaisi’ye taşıması ile örtüşmesinin sonuçlarını önümüzdeki günlerde hep birlikte yaşayacağız.
Bizlere göre gerçekleştirilen bu iki hamlenin çeşitli amaçları bulunuyor.
Birincisi - Mihail Saakaşvili, politik olarak sıkıştığı ve muhalefet karşısında Ekim 2012’de yapılacak olan devlet başkanlığı seçimlerinde psikolojik üstünlük sağlamak için Parlamento’yu Tiflis’ten 1810 yılına kadar Krallık sisteminin başşehri olan Kutaisi’ye taşıdı.
Kutaisi, bilindiği üzere VIII. Yüzyılda Abhaz Kralı II. Leon Döneminde “Abhazya Krallığı”nın başşehri olarak görev yapmıştı. Saakaşvili, “Büyük Gürcistan” idealinin bitmediğini ve Gürcü Halkının ırkçı söylemler ile çevresinde toplanabileceği “hayali” içerisinde bulunuyor.
Abhazya Ortodoks Kilisesi tarafından alınan Mayıs 2011’de Gürcistan Kilisesinden ayrılma kararı karşısında Gürcü Ortodoks Kilisesi’nin günümüze kadar süren kavgası belleklerde ki yerini koruyor. (Bknz:
http://www.abhazyam.com/haber/970/abhazya-kilisesi-gurcistan-kilisesinden-ayrildi.html
Ve Mihail Saakaşvili son şansını deniyor.
Dünya’da birçok örneğinin görüldüğü, köşeye sıkışan liderlerin oynamış oldukları, “DİN “ ve “IRK” söylemleri ile halkları kıyıma uğratan en tehlikeli oyunu oynamaya çalışıyor.
İkincisi - Abhazya’nın ve Güney Osetya’nın Gürcistan Toprakları içerisine katılması hayaline ABD, AB, NATO Üyesi Ülkeleri de katma girişimi.
Abhazya ve Güney Osetya’yı, askeri saldırılar ile Gürcistan’a katma hayali 2008 Ağustos – Güney Osetya Saldırısı ile bir başka bahara kaldı.
2008 Ağustos sonrasında Gürcistan, önce Abhazya ile “Genişletilmiş Federasyon” yapılanması adı altında birleşebileceği mesajını dünyaya iletti. Ardından bu birleşmenin “Abhaz Diasporası” desteği ile olacağı açıklamaları geldi.
Aslında bu politika, Saakaşvili’nin Washington ziyareti sonrasında Pentagon tarafından kendisine dikte ettirildi.
Washington’un Moskova ile özellikle Kafkasya’da askeri çatışma ortamına girmek istememesi, Afganistan ve Orta Doğu’da Rusya’nın desteğine gereksinimi olmasından kaynaklanmaktadır.
Gürcistan, Abhazya ile bütünleşme politikalarında Abhaz Diasporası desteğini bulabilmek için, Türkiye’de yaşayan Abhazların yoğun olarak bulundukları bölgelere barış elçileri gönderdiler. (İnegöl – Bursa – Düzce vb.)
Abhazlarında Gürcistan Diasporası olduğunu, sorunlarının çözümü için destek verebileceklerini açıkladılar.
Abhaz Diasporası’nın bazı temsilcileri ile görüşmelerde bulundular. Ancak Abhaz Diasporasından gerekli olan desteği bulamadılar.
Gürcistan Yönetimi bu sefer Abhazya’ya baskıyı AB üzerinden yapmaya çalıştı.
AB’nin Abhazya ile siyasal ilişkiye girilmemesi, ancak kültürel – sosyal ilişkileri kurabileceği kararını alması sonrasında Abhazya ve Güney Osetya Vatandaşlarının AB Toprakları üzerinde kullanabilecekleri “Tarafsız Pasaport” adı altında bir belge oluşturdular. Sözde bu pasaportu alan kişiler Gürcistan Vatandaşı sayılmayacaktı. Ancak bu belge de tutmadı.
Abhazların Rus Pasaportu olsa bile ABD ve AB Ülkelerine gidebilmeleri için vize verilmesi konusunda ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
AB’nin Abhazya’ya Gürcistan üzerinden maddi yardım sağlama girişimleri de başarı sağlayamadı.
Ancak AB’nin Abhazya’da kültürel – sosyal ilişkiler kurulması için çalışma yapan STK’ları varlıklarını sürdürüyorlar. Bu kuruluşlar Abhazya ve Gürcistan arasında sosyo – kültürel uzlaşmanın temellerini oluşturmaya çalışıyorlar.
Türkiye’de bu girişimlerin içerisinde Abhaz Diasporası’nın bir kısmını katarak yer almaya çalışıyor.
Gürcistan’ın Abhazya’nın ve Güney Osetya’nın Diasporaları ile çevrelenmesi girişimi başarısızlık ile sonuçlandı.
Gürcistan’ın bu başarısızlıklarını örtebilmek için yine Pentagon tarafından kotarılan Kuzey Kafkasya halklarının ve Diasporalarının devreye sokulması planı gündeme getirildi.
Çeçenlerin bir bölümü zaten Gürcistan’da ki Pankisi Vadisinde yaşayanların kanalı ile son yirmi yıldır bir biçimde Rusya’ya karşı verilen mücadelenin içerisinde bulunuyordu.
Aslında bu mücadelede bir tarafta Fanatik Ortodoks Hıristiyan Gürcistan, diğer tarafta ise Fanatik Müslüman Vahabi Mezhebi Mensubu Çeçenler, Rusya’ya karşı ittifak haline geldiler.
Bu da incelenmesi gereken bir konu olarak karşımızda duruyor.
Pentagon’un, özelde Adıge Diasporası’nın Rusya’nın Sochi şehrinde 2014 Kış Olimpiyatlarını düzenleme kararı alınması sonrasında devreye sokulan tepkisinin Gürcistan ile yükseltilmesi, uluslar arası topluma taşınması planı gündeme geldi.
Birden bire ABD STK’sı olan Jamestown Vakfı ortaya çıktı ve 2010 yılında Tiflis’te Adıge Diasporasından bazı kişilerinde utangaç olarak katıldıkları Kafkasya konulu bir toplantı düzenlendi.
Aslında bu toplantı ileride yapılacak olan eylemlerin başlangıcı idi.
Tiflis’te göle çalınan maya Adıge Diasporası’nda ciddi çalkantılar yarattı. Tiflis’te ki ikinci toplantıya bu sefer utangaçlıklarını bırakarak katıldılar.
Maya tutmuştu.
Adıge Diasporası’nda “Çerkesya Hayali”nin Çerkesya Yurtseverleri, Çerkes İnisiyatifi Hareketi vb. unsurlar tarafından gündeme getirilmesi, özellikle genç kesim üzerinde ciddi bir destek gördü.
Aslında yeni olduğu vurgulanmaya çalışılan bu unsurlar KAFFED içerisinde çalışmalarını yıllardır sürdürüyorlar.
KAFFED içerisinde etkisini sürdüren AB - ABD Destekli Adıge Diasporası ciddi bir ayrışmaya girdi.
Çerkes = Adıge diyenler artık günümüzde konuşma ve yazılarında sadece “Çerkes” ve “Çerkesya” deyimlerini kullanıyorlar.
Bu ironiler gittikçe artacaktır.
Gürcistan, Pentagon Koridorlarında ki senaryonun yaşama geçebilmesi amacı ile Rusya’nın Kafkasya’da ki etkisini kırmak için bir hamle daha yaptı.
Kuzey Kafkasya Vatandaşlarının Gürcistan’a girişlerinde vize uygulamasını tek taraflı olarak kaldırdı.
Tiflis’te “Çerkes Kültür Derneği” açılışını yaptı. Bu açılışa Kabardey – Balkar’dan Abhazya Kurtuluş Savaşı Kahramanı İbrahim Yağan’da katıldı. (Abhaz kökenli)
Temmuz 2011’de Gürcistan Parlamentosu “Çerkes Soykırımı”nı tanıdı.
Aslında Gürcistan yapmış olduğu “Soykırım” (!) hamlesi ile kendisini de zor durumda bıraktı.
Çünkü arşivler açıldığında “Kuzey Kafkasya”da Rus Çarlığı tarafından sürülen halkların topraklarından edilmesinde Gürcistan’ın da rolü açık olarak ortaya çıkacaktır.
Gürcü feodallerinin, Kuzey Kafkasya’da ki dağlı “Müslüman” halkların “Hıristiyan” Gürcü köylerine saldırdığını belirten ve Rus Çarlığından yardım isteyen mektuplarını, Kafkas Halklarının direnişini yok eden Çarlık Ordusunun Merkezinin Tiflis’te olduğunu, sürgün edilen Abhazların topraklarına Gürcü ve Megrellerin yerleştirildiğini belgeleyecek olan bir sürü kanıt ortaya çıkacaktır.
Ancak yıllardan beridir, Türkiye’de Anti - Rus ve Anti – Komünist İdeolojiler altında yoğrulmuş olan Kuzey Kafkasya Diasporası, “Türk - İslam” ve “Çerkes - İslam” mayası içerisinde kıvam oluşturularak beyinleri yıkandı, gözleri kör edildi ve günümüze kadar getirildi.
Artık SSCB Döneminde Kafkasya’ya giderek kardeşlerini esaret altından kurtararak “Çerkesya”yı kuracaklarını açıklayan dönüşçü kardeşlerimiz, günümüz koşullarında “Çerkes - İslam” ideolojisine bağlı olarak Kafkasya’ya giderek yerleşenler ile birlikte “Çerkesya”yı kurmak için kendilerine güçlü (!) bir ortak buldular.
Gürcistan!
Gürcistan, “Kafkasya Satranç Oyunu”nda hamlelerini bırakmadı, özellikle Türkiye’de bulunan akademik kuruluşlar ile ilişkiye girerek Kuzey Kafkasya ve Abhazya üzerine toplantılar düzenlemeye başladı.
Ankara’da “Çerkes Soykırımı” adı altında sergi açtılar ve Adıge Diasporası’nın önemli bir bölümü tarafından destek alarak eylemlerini hızlandırdı.
Son hamlesini, Abhazya Sınırı’nda bulunan Anaklia’da “Çerkes Soykırım Anıtı”nı açarak yaptı.
Özellikle bu anıtın neden Abhazya sınırında açılması, neden Tiflis’te açılmamasının sonuçlarını hep birlikte göreceğiz.
Yukarıda belirttiğim gibi, eğer Tiflis’te olsa idi Gürcistan “Kafkas Sürgünü”ndeki sorumluluğunu da “Tescillemiş” olacaktı.
Ancak Pentagon tarafından düzenlenen senaryoda Gürcistan, Rusya karşısında her zaman için “mağdur” rolünü oynayacaktır.
Bu oyun içerisinde kendilerine “piyon” rolü biçilen Kafkas Diasporası insanları ise, Jamestown Vakfı tarafından finanse edilen Anaklia Etkinliklerinde oyunlarını oynamak için (ki içerisinde Abhazya Kurtuluş savaşına katılanların, TC’de ki Devrimci Mücadelede bulunanların, Türk – İslam, Çerkes – İslam ideolojisine inananların, Kafkasya’da kendini Çerkes Hissedenler ve Kafkasya’da herkes Çerkes diyenlerinde bulunduğu) Kuzey Kafkasya’dan, Türkiye’den, Avrupa’dan, ABD’den vd. ülkelerden gelerek hazır bulundular.
Anaklia’da ki açılışa katılan ve Gürcistan Devlet Yönetimi tarafından ağırlanan Abhazya Savaşı Gazisi Adıgeler, artık savaş madalyaları ve Abhazya Pasaportlarını gönül rahatlığı içerisinde Abhazya Cumhuriyeti Devleti yöneticilerine teslim edebilirler. Çünkü Tarih onlara yeni bir rol biçti.
Tarihin bir cilvesi olarak Abhazya’nın sınırında, atalarının katliamında önemli rolü olan "Hıristiyan" Gürcülerin Torunları ile birlikte Kuzey Kafkasya Halklarının "Müslüman" (!) Torunları el ele “Çerkes Soykırım Anıtı”nı açtılar.
Evet! Adıge kökenli Mahmut Bi’nin dediği gibi “Anaklia Kentinde Açılan Çerkes Soykırım Anıtı, Çerkes Milleti (!) İçin Dönüm Noktası Olmuştur” (Bknz:
http://cherkessia.net/news_detail.php?id=5393)
Ben bu açıklamaya “Çerkes Soykırım Anıtı”, Anaklia’ya gelen Adıgelerin Pentagon koridorlarında kendilerine biçilen “Piyon” görevlerini sürdürmeleri için verilen bir “Yem”dir eklemesi yapıyorum.
Ve diyorum ki.
Sizler “bu yem”in ucunda ki oltaya düşünmeden atılan,
Sazan Balığısınız!
Karadeniz sahilinde oltaya takılan Adıge İnsanları, tarih sizleri “Piyon” olmanın yanı sıra “Sazan Balığı” olarak da anacaktır.
www.apsnypress.info