ESEN ZAFER "ÖZGÜR İRADENİN OLMADIĞI YERDE BARIŞ OLMAZ! BAĞIMLILIĞIN OLDUĞU YERDE ÖZGÜR İRADE OLMAZ!

06/07/2009
Esen ZAFER
ABHAZYA, KAFKASLARIN KALESİDİR !
05/07/2009. Abhazya bağımsızlığını ilan ettiğinde sevinçle yapılan gösterileri unutmadım. Ancak, o zaman Devlet Başkanı’nın
‘‘asıl görev şimdi başlıyor!‘‘ uyarısını da unutmadım.Sınırlarımız kısmen Rusya ya emanet edildiğinde, genlerini taşıdığım tüm soylar hep bir ağızdan isyanla haykırdılar. Dedem, babaannem falan değil daha da öncesi, şu anda Kafkas’larda ve Abhazya da basılan topraklarda yatanlar, yani orada üzerinden geçilip gidilenlerden, toprakları canları talan edilenlerden,karadenizi durmaksızın çırpındıran ruhlardan, isyan haykırışları yükseldi. Sonra göçüp gelenlerle gözlerimden aktı.
Onlardan devraldığım miras yalnızca acıları değil, ne olduğunu nereye ait olduğunu bilemeden, kimliğini aramak ve onları darmadağın eden zihniyet ve politikaların yıkılası düzenlerinde, kapılarında modern köleleri olmak. Bu işin duygusal boyutu. İsyan ettim çünkü biliyorum ki;
Özgür iradenin olmadığı yerde barış olmaz! Bağımlılığın olduğu yerde de özgür irade olmaz!
İsyan ettim. Çünkü biliyorum ki, bu durum Abhazya üzerinde geçmişten beri oynanan bir danışıklı döğüşün sonucudur. Abhaz insanının elinden herşey alınmış ama insanlık onuru ve özgür aklı alınamamıştır. Çünkü, dünya egemen sınıfları farkındadır ki, insan aklı ve onuru esir alınamadıkça toprakların işgali onlar açısından zafer değildir.
Bu bilgi en değerli mirastır ve dolaysıyla da aklı selime davet eder.Bu açıdan bakıldığında, bu Diaspora ile, bu şartlar altında en doğru tercih buydu. Çünkü
‘‘asıl görev‘‘ yapılmadı. Abhazya‘ dan diasporaya yapılan bu çağrıya, Abhaz Diasporası vermesi gerektiği karşılığı veremedi. Uzunca bir zaman Diaspora da bir takım çevrelerce yapılan hazırlıklar için, bu çağrı planların devreye konulmasının çağrısı oldu. Geçmişin de, bugünün de hesaplarından gafil olmayanlar bu sözlerimden alınmasınlar.
Bunu daha önce de belirtmiştim ve bu gün ısrarla yine belirtiyorum.
Diaspora, Abhaz önderliğinden yoksundur! Her ne kadar
KAFFED Abhazyanın resmi lobi kuruluşu olduğunu söylüyor ve ne yazık ki dün abhazyanın temsil hakkının kendisinde olduğunu bildiren çıkışıyla kulak çeken Abhaz Derneği de bugün bunu onaylıyor. Biz de onaylıyoruz
RESMİ LOBİ kuruluşu olduğu dogrudur. Abhazya içine dek uzanan bir kuruluştur. Ama Abhazya için veya Diaspora daki Abhaz halkı için değil. Onlar bir takım çevrelerin Abhazya üzerindeki hesaplarının Lobisidirler. Bunların hangi çevreler olduklarını ve bağlarını bilmeye dahi gerek yoktur. Yaptıklarını ve izledikleri politikaları görmek yeterlidir.
Kafkas Ekibinin Türkiye gösterilerini duyurmak amacıyla, aşağıya aldığım duyuru bu politikaların neredeyse özeti gibidir;
. ...Osmanli imparatorluğu ve Avrupalı büyük devletlerin yalnız bıraktığı kafkas halkları çarlık imparatorluğunun büyük askeri gücü karşısında çaresiz kaldı—nüfusunun en kalabalık olduğu ülke Türkiye de nüfusları 5 milyon, inandılar, sevdiler, bağlandılar ve şimdi dansederek geldiler… Kafkas Abhazya kültür derneği.
Avrupalı devletler kendi ticaretlerini sürdürebilmek amacıyla zaten oradaydılar. Ne zaman yanlız bırakmışlar ki? Bizleri 1864 lere getiren politikalar ne idi ?
Abhazya‘nın Kafkasya‘nın kalesi olduğunu ve bu yardımı umulan ve alınan ülkelerin elbirliğiyle, işbirlikçi önderlikleri tarafından çökertildiğini inkar mı ediyorsunuz?. Ayıptır toprak altında yatanların kemiklerini sızlatmayın. Bu gün hala şehit anası olanların yüzlerine bakacak yüzünüz olsun.
Bugün Avrupa da Abhaz Diasporası, bu çarpıtmaların, dejenerasyonun farkındadır. Sesler yükselmeye başlamıştır. Ve onurlu tutarlı bir yükseliş, mutlaka Diasporada ki Abhaz halkının olduğu gibi, Kafkas Diasporasının değerli evlatlarından da, gerekli desteği alacaktır. İşte tam da bu nedenden dolayı, artık yalnızca bu tür haberler değil, köşe yazıları, belki de provokatif eylemler gerçekleştirilecektir.
Sayın Fehim Taştekin’in tatilde olması sebebiyle dikkatinden kaçan haberin dışında dünya bülteninden aktardığı Abhazya üzerine yorumlar şu sözlerle sonlandırılıyor;
'Abhazya'nın Rusya'nın kontrolünde' olduğuna dair Gürcü söylemine karşı aksini düşünen insanların 'bunun böyle olmadığını söylemek' için bugüne kadar öne sürebildiği gerekçeler ellerinden teker teker kayıyor.
Şimdi biz de bir soralım bakalım, koskoca Türkiye kendi kontrolünde mi?Kullandığınız kürsü kendi kontrolünüzde mi? Veya soruyu başka türlü soralım, Abhazyanın kontrolde olmasının arzulandığını anladıkta, nerenin kontrolünde olmasını isterlerdi acaba? Aldıkları 165.000 Avro’luk düdüğün sesi mi bu? Sanmam, bu miktar deklare edileyen anlaşmalardan elde edilenin yanında, çekirdek parası kalır.
Şöyle bir geriye doğru bakıldığında ve halen sürmekte olan irtibatlar gözlemlendiğinde, Kafkasyanın
ABD-AB-RUSYA Şeytan üçgeninin Enerji girdabında olduğunu görebiliriz. Silah, uyuştucu ve Enerji patronlarının, kâr oranının son derece yüksek olduğu bu saha, yine bu çevreler tarafından elbetteki her tür önlem kullanılarak statüsünü muhafaza etmeye çalışacaktır.
Savaşlar onların birbirleriyle pazarlık olanaklarını yarattıkları aletlerdir. Bu nedenle de asla savaşları bitirmezler. Şimdiler de Amerikanın Avrupa da ve Rusyanın burnunun dibinde üsler kurma macerasına, Rusya eski ustalığıyla bir cevap verdi. Abhazya ve Osetyayı tanıdı. Şimdi bu politikanın 1864 öncesi politikadan ne farkı var? O zaman da Çar Alexander pazarlığa gelip,‘‘ biz sizi tanıyalım siz de bizi tanıyın!‘‘ dememiş miydi? Açıp haritaları ve tarihi bir bakın. Bölge devletleri köprü biletine Avusturya-Macaristan, Prusya, İngiltere ve Osmanlı işbirlikleriyle yol verirken uzlaşmamakta direnenler ve hatta kısmen kendi beylerine isyan edenler kimlerdir?
Geçmişte yaptığı bu teklifi yineleyen Çarlık pardon Rusya, bir yandan bakın neler yapıyor;
Washington da Madeleine Albright, Amerikan dış işleri bakanı Clinton Bush’un güvenlik danışmanının yönettiği toplanıda Medwedjew diyor ki;
‘‘Amerika ilk adımı atana kadar hiçbir şey yapmayacağız.
‘Global sistem‘ üzerinde yeniden anlaşma veya şimdiki roketatar savunma programı üzerine
Rusyanın kabul edebileceği bir çözüm şansımız mevcuttur.
Öte yandan
Türkiye’ ye Güney Akımı Gas Projesi teklifini sunuyor.
Tıpkı bir satranç oyunu gibi. Bu bütününde, bizler gibi halkların satranç taşları olarak kullanıldığı tek partilik bir oyun değil bir turnuvadır. Bu turnuva da devlet mekanizmaları, ulusal devletler, oynadıkları rollere göre değer kazanan taşlardır ve oyunu sermaye oynar . Şimdi haritayı önünüze koyup bir bakın ve Gasprom,Nabucco projelerini bu projenin ortaklarını,geçtikleri yolları ve geçmesi planlanan yolları bir gözlemleyin. Uzay, teknoloji, savunma alanlarındaki
ABD-Rusya-AB ortaklıklarına bir göz atın. Size bir iki sempozyumdan kısa örnekler veriyorum;
…Hepimizin ortak hedefinin adı:
Bizim daha fazla Enerji kaynağına ihtiyacımız vardır! Bizim alternatif enerji kaynaklarına daha temiz, daha güvenilir ve verimli enerji kaynaklarına… Birleşik Devletler ve Almanyada
Bilimadamlarımız büyük bir hızla devletler tarafından ama aynı zamanda büyük yatırımlarla özel sektör tarafından finanse edilen, yeni enerji kaynakları ve üretim metotları üzerine çalışıyor
…2. Önemli ortak çalışma alanımız güvenlik…Amerikan ordusu Oberfalzta Avrupa’nın en büyük Askeri üssünü kuruyor, 60000 asker ve aileleri için Bayern 2.vatan olacak… Amerikan askerleri 180 Rus askeri ile Hohenfelsde tatbikat yapıyor şu an, Rus-amerikan Torgau tatbikatları barış operasyonları için hazırlanıyor…
Alman-Amerikan ilişkileri dendiğinde Bayerne bakılır. CSU bu lokomotifin sürücüsüdür.06
…Sempozyumumuzda Sıemens ve Alman (Detsche) Bankası tarafından temsil edilen kuruluşlar uzun süreli ve başarılı işbirliğimizin bağlantılarıdır.
Almanya Dünya çapında Rusyanın en büyük dış ticaret ortağıdır…Siemensin 2007 yılında bilancosu bır milyar euro
…
Rusyada Alman Bank’ın yöneticisi Jörg Bongartz global bazda 2020 yılına kadar dünyanın 5. büyük işlemesi hedefine ulaşacagını belirtiyor..
…
Rus-Amerikan fırması MesNetics ın menajeri Alex Lenov anlatıyor…2005 te kuruldu bugün dünyaca başarılı 100 kuruluş arasında …Moskova, Russland-Phoenix,Amerika ve Dresden Almanya da …telsiz sensor üretiyor… Kaspersky Laboratuvarı da 1997 de kuruldu…Program yazılımı, anti-virus,anti-spam… vb.
Devlet Bakanı Gernot Erler’in
‚‘kafkaslarda istikrar politikaları‘ 25.Mayıs.2009 açılış konuşması LOBİ nin, görevini güzel bir biçimde açıklamaktadır.
…Dünya Birliği (Dikkatinizi çekerim AB değil) bu alanda bekleyen sorunların çözümü için daha fazla uğraş ve daha zor önlemler almak zorunluluğu ile karşı karşıyadır …bu konuda Kafkasya, özellikle de Güney Kafkasya, yakın komşuları Rusya,Iran,Türkiye,Afganistan, yakın ve ortadoğu,kelimenin gerçek anlamıyla stratejik olarak Orta Asya’ya önemli bir Köprü olması nedeniyle halen büyük bir dikkat gerektiriyor.Bu bölgede sağlanacak istikrar bölge sınırlarını aşan olumlu bir etki yaratacaktır. Bunun tersi olarak İstikrarın sağlanamamasıda sınır devletleri ve bölgede tehlikenin artması potansiyelini taşımaktadır. Bu nedenle Güney Kafkasya politikamızın 3 aşamalı hedefi vardır: Birinci hedefe olan Güvenlik ve İstikrarın sağlanması, bizim bakış açımıza göre ancak ikincisinin gerçekleşmesiyle ulaşılacaktır. Bu da kendisini devam ettirecek kalıcı Demokratik yapılanmaların oluşturulmasıdır. Bu yapılanmaların kabullenilmesi geliştirilebilecek ekonomik önemlerle halk yaşam durumunun iyileştirilmesiyle sağlanacaktır…
…Bizim görüşümüze göre, doğu ülkelerinin katılımını çabuklaştıracak acilen elle tutulur önlemler almak gerekir. Doğu blogu ortaklarımızın beklentileri yüksektir. Komisyonun örnek teşkil edecek projelerini destekliyoruz.
Doğu ortaklıklarımız Rusyaya karşı değildir. AB nin doğuya ekstradan yaptığı bir teklif yoktur.AB ni etki alanları ilgilendirmiyor.Önemli olan doğu ortaklarımızın hedeflerinin rusya ve Türkiye ile yeterli bir şekilde görüşülmesidir. Zirve bildirgesi Karadeniz Sinerjisi için işbirliğinin önemini ısrarla vurgulamaktadır. Bölgesel gelişme açısından bu iki projenin bağlantısının öneminin dogru tesbitinin yapılması gerekmektedir.
AB ortaklarımıza ve bize göre Karadeniz-sınerjisi aktüf olarak desteklenmeli ve güçlendirilmeli.Karadeniz sinerjisi projesinin tam bir etki yaratması biraz zaman alacaktır.bu nedenle Projeye bölgesel katılımın önemi büyüktür. Karadeniz ülkelerinin birincil görevi budur ve biz bu projeyi sonuna dek destekliyoruz.
Karadeniz bölgesinin çeşitlilik içeren potansiyeline bakarak Alman AB-Başkanlığı olarak –diğer partnerlerimizle birlikte- ‚Karadeniz Sinerjisi‘ inisiyatifini geliştirdik.Hedefimiz şuydu: Değişik politikalar sergileyen Karadeniz ülkelerini hepsini kapsayacak bir çatı altına toplamak.
Bölge ortaklarımızla birlikte, -Ukrayna, Moldova, Rusya,Gürcistan, Azerbeycan,Ermenisan,ve Türkiye- Karadenizde bölgesel işbirliğini sağlamak.
Karadeniz bölgesi doğu ve güneydeki ülke ve Bölgelere köprü konumuyla – herşeyden önce yakın ve orta doğu ve orta asya ilkelerini kastediyorum- geliştirip güçlendirmemiz gerekiyor.Karadeniz sinerjisi projesinin başlangıcından bu yana iki yıl geçmesine rağmen ne yazık ki elle tutulur bir sonuç alınmadığını görüyoruz.
Bu duruma karşılık bölge ülkeleri arasında, belli konularda yapılacak ‘‘sektoral ortaklıklar‘‘belli branşlarda işbirliğinin geliştirilmesiyle açık bir yapılaşmaya neden olacaktır. Sektoral ortaklıklar, her Sektör AB ülklerinin komisyonları tarafından gözetilerek Çevre politikaları, trafik ve enerji ile başlayabilir.Almanya bunu aktif olarak desteklemeye hazırdır…
Eğer bu gerçeklikleri görür ve buna
savaş ve istikrarsızlık koşullarıyla oluşturulan kriminal ekonomiyi eklersek geçmişinden gerekli dersi almış olan Abhazya nın sorunların çeşitliliği karşısında ve varolan koşullar içersinde en azından, kaos ortamlarından beslenen kriminal ekonomiye karşı, ‘‘tanınmış‘‘ bir Cumhuriyet olmasının gereğini yapmıştır. Eksikleri Abhazya dan değil, lobilerden bunların Abhazya uzantılarından, Kafkaslarda hakim olan kriminal ekonomi patronlarına hizmet edenlerden ve en önemlisi Diaspora da, gerçek görevini üstlenememiş Abhaz önderliğinden kaynaklanmaktadır.
Abhazyanın gerçek dost ve evlatlarının görevi, Dünya Birliği politikalarına Kafkasyayı köprü bileti parasına harcamak değildir. Teslim olmamak ve 1864 koşullarında halkını sürgüne gönderen ve nedense sözü pek edilmeyen ta 1967 lere dek savaşanları bu tür politikalara kurban eden beylerin politikalarını, bugün elinin tersiyle itme kararı veren Abhazyayı bu kararından dolayı sorgulamak değildir.
Bu halklarının acılarından kendine rant çıkaran Taşaroncu zihniyetlerin, dün Osmanlı kapütülasyoncularının peşinde, bu gün de bunların uzantılarının peşinde ne TC. ne, ne de Abhazya Cumhuriyetine hayırları vardır.
O halde Abhaz Diasporası gerçek dostları ile birlikte, edilgenlikten artık kendini sıyırmalı, alternatif ve Abhazya nın Bağımsızlıkçı politikasına güven verecek Diaspora politikalarıyla ortaya tek ses halinde ortaya çıkmalıdır.
Kaynak:
habsuvob@gmail.com Bu e-posta adresi spam korumalıdır. Lütfen JavaScriptleri etkinleştirin.