RSS / XML
Foto Galeri
Video Galeri
Bu haber 07 Kasım 2020, Cumartesi 13:10:35 tarihnde eklendi. 772 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Stanislav Tarasov

Aliyev ve Erdoğan Avrupa'sız Kalacak!
Stanislav Tarasov
STANİSLAV TARASOV “ÇAVUŞOĞLU, AVRUPA KONSEYİ'’NDEN AZERBAYCAN'I KARABAĞ KONUSUNDA, GÜRCİSTAN VE UKRAYNA’NIN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VE EGEMENLİĞİNİ SAVUNDUKLARI GİBİ SAVUNMASINI İSTEDİ!”
 
07/11/2020. Moskova. 06 Kasım 2020. REGNUM. Stanislav TARASOV. Resim: İvan Shilov. Çeviri: Fatih Atan (A’tanba - Тванба). GüneyKafkasya'daki AB sınırı “Gürcistan'dan ve bölgenin diğer ülkeleri olan Azerbaycan ve Ermenistan da dahil olmak üzere geçiyor ve coğrafi çerçeve olarak sınıflandırılıyor. Avrupa'da “Erdoğan, Dağlık Karabağ’daki Hristiyan Ermenistan’a karşı mücadelede kontrollerini yeniden sağlamaya çalışan Azerbaycan’daki Müslüman müttefiklerine açıkça askeri yardım sağlıyor” biçiminde istikrarlı bir görüş sistemi gelişti.
 
Atina'da, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin “AK” (CoE) 130. toplantısı, Avrupa Konseyi'nin 47 üye devletinin dışişleri bakanlarının katıldığı çevrimiçi olarak yapıldı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin imzalanmasının 70. yıldönümüne denk gelmesi bekleniyordu. Ancak bu forum başka nedenlerden dolayı bizlerin ilgisini çekti.
 
Sorun şu ki, Karabağ'da şu anda savaş halindeki ülkeleri temsil eden Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanları Jeyhun Bayramov ve Zohrab Mnatsakanyan ile bu çatışmaya Bakü tarafında, dolaylı olarak katılan ülkenin temsilcisi olan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’da Avrupa Konseyi’nin çalışmalarında yer aldı. Bu nedenden dolayıdır ki, onların Güney Kakafkasya'daki mevcut duruma ilişkin değerlendirme ve yargıları özel bir önem kazanıyor. Bayramov, “AGİT Minsk Grubu çerçevesinde son 28 yılda Dağlık Karabağ sorununun çözümüne yönelik arabuluculuk çabaları sonuç vermedi”. Azerbaycan, Ermeni silahlı kuvvetlerinin Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarından derhal, koşulsuz ve tamamen çekilmesini talep eden 1993 tarihli dört BM Güvenlik Konseyi kararını yerine getirmeye çalışıyor. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin 1416 (2005) ve 1614 (2008) Kararları, bu BM Güvenlik Konseyi kararlarına uyulmasını ve Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün yeniden tesis edilmesini önermektedir” dedi.  
 
Buna karşılık olarak Mnatsakanyan, “Ermenistan olarak, Türkiye'nin Azerbaycan'a terörist göndermesinin Avrupa Konseyi'nin üç sözleşmesini ihlal ettiğini ve Avrupa Konseyi'ni harekete geçmeye çağırdıklarını” belirterek, Karabağ savaşı sırasında Bakü'nün insani hukuku ihlal ettiğine, “Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve şimdi de Güney Kafkasya’da ki istikrarı bozucu rolüne” dikkat çekerek , “çatışma bölgelerine engelsiz erişimin sağlanması için önlemler alınması” gereğine işaret etti. Ancak “boynuzlu boğa” gerçek anlamda Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu tarafından yakalandı.  Çavuşoğlu, “Tüm Avrupa Konseyi ülkelerinin, Gürcistan ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin desteklendiği “gibi”, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü de “hiçbir biçimde”  “nedensiz”, “veya”, “eğer” olmadan destekleme konusunda net bir tutum sergilemeleri gerekir” dedi. Nitekim AB Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü tanımıyor, bu konuda bağlayıcı bir karar bulunmuyor. Sadece, STK konumunda bulunan Avrupa siyasi kurumlarının veya yetkililerinin açıklamaları bulunuyor.
 
Bu sorunu tam olarak değerlendirebilmek için, bir yandan Dağlık Karabağ'a ve diğer yandan Gürcistan, Ukrayna ve Moldova'daki çatışmalara ilişkin resmi belgelerde belirli yasal formülasyonlarla ifade edilen AB'nin resmi politikasını karşılaştırmaya değer. Bu alandaki Azerbaycan diplomasisi, Brüksel ile yapmış olduğu tüm “enerji alanındaki flörtleşmelerine” rağmen ciddi bir yenilgiye uğradı. Dahası, Karabağ benzeri çeşitli çatışmalara ilişkin çeşitli kararlar alan AB, Azerbaycan'ın başarısızlıkla itiraz etmeye çalıştığı uluslararası hukukun evrensel standartları tarafından yönlendirilmiyor. AB bu konuda tuzağa düştü. Kosova Bağımsızlık Bildirgesi'nin tanınmasıyla bağlantılı olarak, Avrupa uluslararası hukukunun ilgili normlarının değiştirildiğini hatırlayalım. AGİT Minsk Grubu'nun üç eşbaşkanından yalnızca Rusya, uluslararası hukukun mevcut, ancak ciddi şekilde revize edilmiş normlarına resmen bağlı kalıyor. Bildiğiniz gibi, Dağlık Karabağ sorununun çözümünün sözde temel ilkeleri (Madrid ilkeleri), Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün tanınmasına karşılık gelmeyen ara statüsünü göstermektedir.
 
Bu koşullar altında Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, bir Rus uzmanın tanımlamasıyla “geceyi Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in Kremlin ofisinde geçirmek ve ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kollarına koşmak” zorunda kalacaktı. Bir yıl önce “Avrupa'da gelişen Türkiye hakkında ki olumsuz siyasi imajının Azerbaycan'a aktarılacağını” ve Bakü'nün “bu gelişmelere bağlı olarak Avrupa kimliği ile hiçbir ilgisi olmayan Müslüman Türk devletlerinden birinin başkenti olarak algılanacağını” iddia eden Fransız yayın organı L'Opinion'un öngörüsü böylece gerçekleşmiş oluyor. Bizim görüşümüze göre bu, Azerbaycan diplomasisinin bir başka ciddi hatasıdır. İşte bu nedenden dolayıdır ki, öngörülebilir gelecekte Bakü için Karabağ savaşında Avrupa'dan destek beklemeye gerek yok. Dahası, Minsk Grubu eşbaşkanlarından biri olan ABD’de, devlet başkanlığı seçimlerini kim kazanırsa kazansın, Karabağ'da yapılacak olan  referandum karşılığında bölgeleri Azerbaycan'a verilmesi eğilimindedir. Rusya da bu konuma yakın görünüyor. Fransa ise, Doğu Akdeniz'deki sorunlar nedeniyle Türkiye ile zor ilişki içerisinde bulunmasına bağlı olarak, Dağlık Karabağ'ın bağımsızlığını tanıma sorununu gündeme getirebilir, tıpkı Suriye'de Kürtlere devlet yapılanmasının kurulmasını savunduğu gibi. 
 
Bir Rus tarihçinin de belirttiği gibi, elbette ki mevcut Karabağ savaşını anlatan geleceğin tarihçileri, deneyimli bir siyasetçi ve diplomat olarak ün yapmış olan Aliyev'i Dağlık Karabağ sorununun siyasi-diplomatik çözüm yolundan vazgeçip bu tür olumsuz dış politika koşullarında askeri bir senaryoya geçmeye iten sebep ve koşulları arayacaklardır. Dağlık Karabağ'daki savaş bir zorunluluk değildi. Ancak şimdi odak noktası sadece askeri bir zafere çevrilirken, daha sonra sırtına yüklenecek olan, herhangi bir siyasi ve diplomatik yarım tonluk yük, Bakü'yü uzun vadede Dağlık Karabağ'ın bir biçimde veya başka bir biçimde kaybına götürecek. Bu nedenden dolayıdır ki, Aliyev’in nesnel olarak, kendisini artık müzakere sürecinin temel ilkelerine döndürmesi ve kendisini Türk ortağının maksimalist özlemlerinden kurtarması önemlidir. Bakü’nün, bugün daha ileri adımlar atacak anları belirlemek ve daha sonraki eylemleri üzerinde düşünmek için zaman kazanması gerekiyor. Ve Aliyev gergin durumda. Aliyev, İspanyol haber ajansı EFE ile yaptığı bir röportajda, Rusya Dışişleri Bakanı'nın paralı askerlerle ilgili sözlerini yorumlarken (paralı askerler konusu daha önce Rusya Dış İstihbarat Teşkilatı başkanı tarafından da bildirildi), “AGİT tarafından kendilerine verilen yetki gereğince tarafsız olması gereken ülkelerin yüksek rütbeli yetkililerinin, , doğrulanmamış bilgileri kullanmasından dolayı içtenlikle üzüntü duymaktayız” dedi. 
 
Aliyev, Azerbaycan'ın yanında savaşan hiçbir paralı askerin olmadığını vurgulayarak, Bakü tarafında hiçbir yabancı savaşçının savaştığına dair tek bir kanıt olmadığını kaydetti. Bu açıklamayı Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın tepkisi izledi. Smolenskaya Meydanı'ndaki  (Rus Dışişleri Bakanlığı binası – FA) bir kaynak, “Sayın İlham Haydaroviç Aliyev'in, Sergei Viktorovich Lavrov'un yorumuna verdiği duygusal tepkiyi tam olarak anlamıyoruz” dedi ve “Azerbaycan devlet başkanı yardımcılarının belki ona başka birilerine ait olan belgeleri gösterdiğini veya kendi yorumlarını sunduklarını” belirtti. Ancak, Karabağ da dahil olmak üzere yaşanan birçok gerçek olay, Türkiye'nin aynı anda birkaç cephede en kötü şöhretli cihatçılarla birlikte oynamış olduğu oyunu doğruluyor. AB'ye gelince, GüneyKafkasya'daki AB sınırı GüneyKafkasya'daki AB sınırı “Gürcistan'dan ve bölgenin diğer ülkeleri olan Azerbaycan ve Ermenistan da dahil olmak üzere geçiyor ve coğrafi çerçeve olarak sınıflandırılıyor." İngiliz yayın organı The Spectator'a göre, Avrupa'da “Erdoğan, Dağlık Karabağ’daki Hristiyan Ermenistan’a karşı mücadelede kontrollerini yeniden sağlamaya çalışan Azerbaycan’daki Müslüman müttefiklerine açıkça askeri yardım sağlıyor” biçiminde istikrarlı bir görüş sistemi gelişti. 
 
Arabulucunun rolü Rusya'ya doğru kayıyor ve aktif olarak Azerbaycan tarafında hareket eden Türkiye büyük jeopolitik garantilere pek güvenmiyor. Başlıca gelişmeler, daha ileride duruyor.
 
Kaynak: https://regnum.ru/news/polit/3108589.html
 
www.abhazyam.com
Facebook Facebook Digg Digg Google Google Del.icio.us Del.icio.us
Diğer Konuk Yazar Yazıları
Bütün Yorumları görmek için tıklayınız!
Hava Durumu
ANKET
Aleksandr Ankvab'ın Siyasete Dönüşünü Onaylıyormusunuz
Diger anketlerimiz için tıklayın...
Yol Durumu

©
Copyright 2011 Abhazyam.com Her hakkı saklıdır.