RSS / XML
Foto Galeri
Video Galeri
Bu haber 01 Kasım 2020, Pazar 16:13:38 tarihnde eklendi. 561 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Stanislav Tarasov

Kim, Aliyev ve Edoğan’a Avuçlarını Yalatacak?
Stanislav Tarasov
PUTİN VE ERDOĞAN GÜNEY KAFKASYA’DA: KİMİN BOYNUZLARI HİLAL GİBİ GÖRÜNÜYOR?” 

01/11/2020. Moskova. 01 Kasım 2020. REGNUM. Stanislav TARASOV. Resim: İvan Shilov. Çeviri: Fatih Atan (A’tanba - Тванба). Ankara Karabağ savaşında hızlı bir başarı olacağına güveniyor, Azerbaycan'I kullanarak yabancı topraklarda bir savaş yürütüyordu. Ancak bir şeyler ters gitti ve Erdoğan gerildi. Ne pahasına olursa olsun bu bölgeye nüfuzunu genişletme niyetini ve arzusunu açığa vurarak çoktan kaybetti. Böylece herkes için tarihi bir seçim anı gelebilir.
 
Karabağ krizi, onun gelişimi, Güney Kafkasya'daki güçlerin hizalanmasının olası bir sonucu - tüm bunlar uzun yıllardır uzmanlar tarafından tanımlanmış, analiz edilmiş ve tahmin edilmiştir. Moskova için bu yönde sürprizler olmamalı ve olmamalıdır. Özellikle Azerbaycan ve Türkiye tarafından açık bir şekilde hazırlıklarının sürdürüldüğü bugünkü Karabağ savaşından söz edecek olursak.
 
Yaz aylarında Bakü ile Erivan arasında Tovuz bölgesinde silahlı bir sınır çatışması patlak verdiğinde, Moskova bunu çabucak söndürdü. Karabağ ihtilaf bölgesinden uzakta bulunan, Ermenistan topraklarını etkileyen çatışmalar, onu (Moskova’yı – FA)  ОДКБ’nin (Kollektif Güvenlik Anlaşması Ülkeleri - Ermenistan, Rusya, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan ) ilgili hükümlerine uymak ve olayların seyrine müdahale etmek zorunda bıraktı. Başlangıçta, bu çatışma gizemli görünüyordu ve hatta bazı yönlerden test ediyordu. İşte o zaman, Azerbaycanlı mevkidaşı İlham Aliyev değil, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi yaptı ve Azerbaycan-Ermenistan çatışmasının çözümünde arabuluculuk görevi yapmaya hazır olduğunu açıklarken aynı zamanda “Azerbaycan'a kapsamlı destek” konumunu da belirtti. Ankara daha sonra “Türkiye'nin Azerbaycan'a yönelik her türlü saldırıyı Türkiye'ye yönelik bir saldırı olarak algıladığını” belirterek, elbette ki Ermenistan'ı “saldırgan” olarak nitelendirdi. Anlamsal olarak, bu tür ifadelerde abartılı retorik tonlar dışında yeni hiçbir şey yoktu.
 
Ancak göz ardı edilemeyecek bir şey daha vardı: Erdoğan, Aliyev'i Putin'in etkisinden uzaklaştırdığını ya da daha doğrusu olayların ilerleyişini etkileyebilecek bazı kaldıraçları Rusya'nın elinden aldığını gösterdi. Nesnel nedenlere bakılmaksızın, böyle bir durum ne Moskova'nın itibarı ne de Güney Kafkasya'daki konumu açısından olumsuz değildir ve olumsuz olamaz. Aliyev hiçbir zaman Rusya yanlısı bir politikacı olmadı ve bu davranış Rus diplomasisi tarafından önemli görülmedi. Ancak Ermenistan'da iktidara gelen Başbakan Nikol Paşinyan, Rusya ile ilişkiler kurma konusunda “denemelerde” bulundu ve Moskova'yı Dağlık Karabağ sorununun çözümü için yalnızca AGİT Minsk Grubu formatına sürüklemeye itti. Valdai Kulübü'nde konuşan Putin, her zamanki siyasi retorik gibi görünmeyen birkaç cümle söyledi: “Rusya'nın Ermenistan ile her zaman özel bağları olduğunu söylediniz. Ama Azerbaycan ile her zaman özel bağlarımız oldu. Rusya'da iki milyondan fazla Ermeni ve yaklaşık iki milyon Azeri yaşıyor” dedi. 
 
Bu, Moskova'nın, Bakü ve Erivan'da sıklıkla iddia edildiği gibi, “Dağlık Karabağ sorununun çözümünün anahtarı olduğuna” inanmadığı ve bu doğrultusunun ötesine geçemeyeceğinin, dar bir fırsat koridorunda yürümek zorunda olduğunun, Ermenistan'ın güvenliğinin sadece resmi sınırları içerisinde garantörlük görevini sirdüreceği anlamına geliyor. Aliyev, Batı yönünde herhangi bir manevra yapma fırsatı verilen, Paşinyan’ın aksine, ancak yalnızca kendi kuvvetlerine güvenerek, sınırlı da olsa ve Rusya'nın olası eylemlerini de hesaplayarak, Karabağ savaşına bu eğilimle karar verdi. Putin ise açıkça şunu belirtti: Moskova, Güney Kafkasya'da kimsenin menfaati yönünde garantör olmayacak, Türkiye ile sorunları tırmandırmayacak, ancak Ermenistan’a karşı bir saldırı durumunda onu durdurmaya hazır . 
 
Erdoğan'ın böyle bir hamle yapması pek olası değil. Aynı zamanda, Türk yayın organı Hürriyet'in yazdığına göre “Erdoğan, Karabağ savaşının sonuçları ne olursa olsun, kendisi için yeni bir Güney Kafkasya cephesi kurmanın tek başına zor olacağını ve bu nedenle de Putin'e Karabağ konusunda ikili bir mekanizma sundu”, “AGİT MİnskGurubu bu sorunu çözemez” dedi.  Türk uzmanlara göre, “Türk cumhurbaşkanının bu önerisi, Türkiye'nin Azerbaycan üzerindeki etkisi ve Rusya'nın Ermenistan üzerindeki etkisini bir yöntem olarak kullanarak çözüm bulmaya dayanmaktadır”. Putin, Dağlık Karabağ sorununun çözümü için Minsk Grubu'na işaret ediyor ve Türkiye'nin bu gruptaki pozisyonunun altını çiziyor. Burada önemli bir soru da, Putin'in Ankara'nın Güney Kafkasya'daki rolü konusunda ne kadar olumlu olduğudur.
 
Bu bakımdan bakıldığında, Türkiye ve Azerbaycan'ın askeri açıdan Karabağ savaşına hangi noktada son vermeye karar verdikleri özel bir önem arz etmektedir. Le Point'in Fransız baskısına göre, “durumun yeniliği, bu bölgede yeni bir güç uyumuyla ilişkili yeni bir oyunun dış hatlarının oluşmasıdır.” Yeni bir öykü başlıyor: ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O'Brien, Dağlık Karabağ'daki çatışma bölgesine, örneğin İskandinavya'dan tarafsız devletlerin temsilcilerinin de dahil olacağı bir barışı koruma birliğinin getirilmesi konusunda Bakü ve Erivan'ın katılımı olmadan istişarelerin başladığını söyledi. Daha önce ABD Başkanı Donald Trump, Dağlık Karabağ'daki durumu Kosova ve Sırbistan ile karşılaştırmıştı. Amerikalıların açıklamalarına ve eylemlerine ve Ermeni liderliğinin ipuçlarına bakılırsa, Dağlık Karabağ'daki Kosova senaryosunun bir tekrarı göz ardı edilmiyor. ABD Ermeni Sorunları Komisyonu başkanı Frank Pallone, ABD Kongresi için Dağlık Karabağ Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını tanımanın yanı sıra Azerbaycan ve Türkiye'yi genişleyen saldırganlıktan dolayı kınamayı öneren bir karar taslağı hazırladı. Kongre Temsilciler Meclisi üyesi Grace Napolitano tarafından da benzer bir öneri yapıldı.
 
Şimdilik Kremlin'in tüm bu gelişmelere olan tepkisi, kendisini çok daha fazla ölçülü olarak tutuyor. Sadece anlaşmazlığı müzakerelerle çözmek için bir çağrı, ancak bu görüşmeler AGİT Minsk Grubu formatında olacak. Bir yandan, Bakü, Ankara'yı bölgede Moskova ile potansiyel bir çatışma ortamına götürdü. Öte yandan Erivan, Azerbaycan ile mücadelede Rusya'nın desteğini almaya çalışıyor, ancak şimdiye kadar Rusya’nın askeri birliğinin konumlanmasına öncelik vermesine rağmen uzun vadede uluslararası barışı koruma birliklerine de karşı değil. Bu durum, Bakü'yü de uyarlayabilir, çünkü durumu “Dost Batı” nın ellerine teslim etmek Kosova senaryosunun uygulanmasına yol açacak ve Erdoğan ve Aliyev'e avuçlarını yalatacaktır. Ve belki Putin’e de. Böylece herkes için tarihi bir seçim anı gelecek.
 
Kaynak: https://regnum.ru/news/polit/3104358.html
 
www.abhazyam.com 
Facebook Facebook Digg Digg Google Google Del.icio.us Del.icio.us
Diğer Konuk Yazar Yazıları
Bütün Yorumları görmek için tıklayınız!
Hava Durumu
ANKET
Aleksandr Ankvab'ın Siyasete Dönüşünü Onaylıyormusunuz
Diger anketlerimiz için tıklayın...
Yol Durumu

©
Copyright 2011 Abhazyam.com Her hakkı saklıdır.