Stanislav Tarasov

STANİSLAV TARASOV “ORTA DOĞU’DA KIRMIZI ÇİZGİLER VE MACRON ‘UN “ESKİ TARİHSEL AYNASI”

01/09/2020. Moskova. 31 Ağustos. 2020. REGNUM. Stanislav TARASOV. Foto: Ivan Shilov. Çeviri: Fatih Atan (Atanba - Тванба). Ortadoğu'da "kırmızı çizgiler" Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından çizilmiyor. Oradaki her şey zaten diğer oyuncular tarafından işgal edilmiş durumda. Doğru, Macron bir insan olarak hala genç, ancak o, dış politika öznelliği önceliği olmayan bir politikacı olarak hızla yaşlanıyor.

Kıbrıs açıklarında Yunanistan, Kıbrıs ve İtalya deniz ve hava kuvvetlerinin katılımıyla dört günlük Evnomia askeri tatbikatı başladı. Fransa da onlara katıldı. Askeri uçakları Kıbrıs hava üssüne ulaştı. Türk Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hami Aksoy, “Kıbrıs'ta Fransız savaş uçaklarının konuşlandırılması, 1960 yılında Büyük Britanya'dan bağımsızlığını kazanmasından bu yana adanın kontrolü ve yönetimi konusundaki anlaşmaların ihlali anlamına geldiğini” ve “Fransa'nın bu konumu tehlikeli bir biçimde Yunanistan ve Kıbrıs'ı bölgede gerginliği tırmandırmaya doğru itiyor” dedi. Ayrıca Paris, Kıbrıs ile "Özel Bağlantı" konumunda bir güvenlik anlaşması imzaladı.

Türkiye, dört Avrupa ülkesinin eylemlerine yanıt olarak, Kıbrıs'ın kuzeydoğusundaki İskenderun açıklarında doğu Akdeniz'de 1-2 Eylül'de bir askeri tatbikat yapma kararı açıkladı. Ayrıca Türk Savunma Bakanlığı, Doğu Akdeniz'de ABD ile ortak manevralara katılacağını açıkladı. Kısacası, bölgedeki her şey karıştı, özellikle NATO içinde, farklı katılımcıların olduğu bazı askeri tatbikatlar diğerlerinin yerini alıyor. Daha önce, Kıbrıs Savunma Bakanı Charalambos Petridis'in AB'deki meslektaşlarını, Doğu Akdeniz'i, AB üye devletlerinin temsilcilerinin bu alanda koordineli ve kalıcı bir mevcudiyet gerektirecek olan, Avrupa Birliği'nin denizcilik çıkarları bölgesi ilan etmeye çağırdığını hatırlatmak isteriz. Lefkoşa, küçük ada ulusunun birçok önemli müttefiki olduğunu ve AB ortaklarını ve diğer müttefik devletleri ortak askeri tatbikatlara giderek daha fazla dahil ettiğini gösteriyor. Bu sefer Fransa solist olarak yer alıyor.

Bu yaşananlar, Ankara ve Paris'in karşılıklı iddialarla ilk karşılaşması değil. Daha önce, Macron'un Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye'nin kuzeyinde bir askeri operasyonun başlatılmasına ilişkin perde arkasında komplo kurmakla suçlaması, iki ülkenin Suriye'deki savaşla ilgili görüşleri arasında ayrışma yarattı. Daha sonra Erdoğan, Rus S-400'leri satın alarak “NATO'nun altını oyduğu” için tepki aldı. Paris ve Ankara'nın Libya'ya yönelik farklı yaklaşımlarının bulunduğu biliniyor. Şimdi üçüncü ülkeleri etkilemeye başladıkça çatışma daha da karmaşık hale geliyor. Macron, Türkiye'nin eylemlerini “kışkırtıcı” olarak nitelendiriyor ve bu eylemlerin “bir NATO müttefikinin yapabileceği eylemlere benzemediğine” inanıyor. Fransa devlet başkanı, “Ben, Ankara'nın yalnızca somut eylemler karşısında saygı duyacağını anlıyorum. Bu bakımdan, onların (Türkler - ST) önüne bölgedeki “Kırımız Çizgileri” sunmaya hazırız” dedi. Ama hangileri ve nasıl?

Fransız yayın organı L'Obs'un Fransızca baskısı, Trump'ın kendisinin yanı sıra “dünyanın en güçlüleri arasında” sadece Xi Jinping, Putin ve Erdoğan'a atıfta bulunduğuna dikkat çekiyor. Fransa devlet başkanı bu liste içerisinde yok. Türkiye Evrensel gazetesi bu konuda “Nedense herkes Macron'un diğer AB üyeleri tarafından da desteklenen, Yunanistan ve Kıbrıs'a destek sağlayan kendi Akdeniz planının bulunduğuna inanıyor. Ancak Almanya, Türkiye ile gerginliği tırmandırmaktan kaçınarak farklı davranıyor” diye yazıyor. Alman uzmanlara göre en önemli nedenlerden biri de Akdeniz'den doğalgaz kullanma planları. Mısır, İsrail, Kıbrıs ve Yunanistan arasında 2 Ocak 2020'de imzalanan anlaşma, Güney Avrupa'nın gaz ihtiyacının karşılanmasını sağlıyor. Bu bağlamda, öngörülen boru hattının önce İtalya'ya sonra da Fransa'ya uzatılması planlanıyor.

Almanya, Rus boru hatları olan «Северный поток — 1» и «Северный поток — 2» “Kuzey Boru Hattı - 1 ve Kuzey Boru Hattı – 2”nin yardımıyla hem kendisine doğal gaz sağlamayı hem de tüm AB için bir gaz taşıyıcısı olmayı bekliyor. AB’nin, hassas bölgelerini, onların çelişkilerini ve ortaya çıkan bu tür krizleri tutarlı bir biçimde “yönetememesi” sonucunda, Paris - Berlin ve Türkiye - Yunanistan - Kıbrıs hatlarındaki karmaşık düğümler bu biçimde oluşuyor.

Yani Türkiye açısından bakarsak, sorunun sadece diplomatik yönünden bahsedecek olursak, bu aşamada Brüksel aşamasını yeniden oynuyor: Berlin, Ankara'nın tarafını tuttu ve Paris ise silahlı bir çatışmanın eşiğinde durarauk onunla denge kuruyor. Bu bağlamda, Türkiye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hami Aksoy, “Fransa, kendisini var olmayan devasa bir jeopolitik aynada görmeye çalışıyor” dedi ve ona “haritalara kırmızı çizgiler çekerek oluşturmaya çalıştığı emperyalist düşünce tarzını” terk etme çağrısında bulundu. Akdeniz entrikasının ana kukla oynatıcısı ABD'ye gelince, onlar olayların ana vektörünü belirleyebilen ve onu nihai sonuçtan uzaklaştıran tarafta yer alma fırsatına sahipler.

Dolayısıyla, “kırmızı çizgiler” Ortadoğu ve Akdeniz haritasında yeni varlığını “kalın noktalı çizgilerle” işaretlemeye çalışırken dış politikada giderek daha sorunlu problemleri olan Macron tarafından çizilmiyor. Her şey zaten oraya alındı ​​ve diğer oyuncular tarafından “kırmızı çizgiler” çiziliyor. Doğru, Macron bir insan olarak hala genç, ancak o, dış politika öznelliği önceliği olmayan bir politikacı olarak hızla yaşlanıyor, dış politika öznelliğinin önceliğinden yoksun olduğu için bölgede kasıtlı olarak gerçekleştirilmesi mümkün olmayan bir jeopolitiği uyguluyor.

Kaynak: https://regnum.ru/news/polit/3049671.html

www.abhazyam.com