Stanislav Tarasov

STANİSLAV TARASOV “PUTİN VE ERDOĞAN, ASKERİ İTTİFAKA HAZIR MI? GÖRECEĞİZ!”

30/08/2020. Moskova. 30 Ağustos 2020. REGNUM. Stanislav TARASOV. Foto: Ivan Shilov. Çeviri: Fatih Atan (Atanba - Тванба). Doğu Akdeniz'de savaş çıkar, ya da çıkmaz -  bu ise retorik nitelikte (Hitabet Sanatı – Abhazyam.com) bir sorudur. Rusya ile askeri-teknik işbirliğinin gelişimini yoğunlaştırma yoluna çıkan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ve diğer NATO ortakları ile gitgide daha az ilgilenmeye başladı.

Rusya-Türkiye ilişkilerinde, önemi gelecek dönemde gerçekten anlaşılabilecek sansasyonel düzeyde olaylar yaşanıyor. Ama neler oluyor derseniz, The National Interest'in Amerikan baskısında bu gelişmeleri "eşsiz bir tarihsel doğanın fenomenleri" olarak adlandırıyor.

İlk olarak Haziran ayı başlarında Türk Savunma Sanayii Dairesi Başkanı İsmail Demir, "Ankara'nın Rusya tarafıyla Türkiye'ye başka bir parti S-400 tedariki konusunda prensipte anlaşmaya vardığını" söyledi. Daha önce belirttiğinde ise, Türkiye'nin daha önceden satın alınan dört S-400 bölümünün bazı unsurlarını faaliyete geçirdiğini de bildirdi. Ordu-2020 forumunun resmi açılışından önce, Rosoboronexport CEO'su Alexander Mikheev, Moskova ve Ankara'nın Türkiye'ye S-400 tedariki için ikinci bir sözleşme imzaladığını söyledi. Kesin miktar henüz açıklanmadı, ancak uzmanlar 2,5 milyar dolar değerinde başka bir askeri savunma sisteminin Türkiye'ye gidebileceğini öne sürüyorlar. Şimdi ise, başta Milli Gazete olmak üzere birçok Türk medya kuruluşu, Moskova’da düzenlenen “Ordu-2020” forumu sırasında, Moskova ile Ankara arasında, değeri 3 milyar dolara varan 40 adet Su-35 savaş uçağının temini için bir sözleşme imzalandığını bildirdi. Gazetenin belirttiği gibi Rusya, Türkiye'ye kredi alma fırsatı verecek.

S-400 ve Su-35 konularında ki belirli ilişkilerin belirlendiği alanlar Türk sahasında bulunuyordu. İlk grup uçaksavar füze sistemlerinin Türkiye'ye teslim edilmesinin ardından ABD, NATO müttefikine yaptırım tehdidinde bulundu. Bu gelişmelerin sonucunda, Nisan ayında Amerikalılar, beşinci nesil savaş uçakları üretip donatmak konusunda Türkiye’yi NATO programından çıkardılar. Ankara, Su-35' satın alımı için Rusya ile müzakerelere girerek böyle bir hamle öngörmüş görünüyor. Türkiye, Washington'dan F-35'in imal edilmesine yönelik ortak programın uygulanmasına katılımını yazılı olarak reddettiğinde bu konuyu gündeme getirdi ve ardından Moskova'dan savaş uçaklarının devralınmasına ilişkin görüşmeler somut bir karakter kazandı. Ancak hem dünyadaki hem de Ortadoğu'daki durum önemli ölçüde değişti. Türk ordusu daha önce S-400'ü satın alma nedenleriyle ilgili soruyu yanıtlamamış olsa da, hangi taraftan bir füze tehdidi beklediklerini belirtmediyse de, ancak şimdi onlar Doğu Akdeniz'deki Türk karşıtı koalisyonun ülkelerine - Yunanistan, Fransa, Mısır ve İsrail – daha fazla dikkat ediyorlar. Ayrıca Türkiye, F-35lere sahip olsa bile, olası bir düşmanlık durumunda ABD'nin bunların kullanımına bir kısıtlama getireceğine inanıyor.

Doğu Akdeniz'de savaş çıkar ya da çıkmaz - bu ise retorik nitelikte bir sorundur. Rusya ile askeri-teknik işbirliğinin gelişimini yoğunlaştırma yoluna çıkan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD ve diğer NATO ortakları ile gitgide daha az ilgilenmeye başladı. Bu bağlamda, Türk yayın organı Yeni Şafak, Türkçe baskısında şunları yazıyor: “Erdoğan'ın F-35 programına katılımı reddedildi. O da "Pekalâ" diyerek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e döndü ve her konuda anlaştı, çünkü Türkiye'de gelişimi devam eden beşinci nesil uçak, muhtemelen 2028-2029'da Türk Hava Kuvvetleri ile hizmete girecek. O zamana kadar Su-35 uçakları, Türk Hava Kuvvetleri'nde önemli bir rol oynayabilir.” Aynı zamanda, hem S-400'lerin ikinci grubuyla yapılan anlaşmanın, hem de Su-35 anlaşmasının muazzam siyasi ve hatta jeopolitik sonuçlarının olacağı açıktır.

"Operasyonel biçimde ve daha geniş güvenlik sistemleri içerisinde birlikte çalışılabilir" olarak bildirilen çalışma sitemi ile bunun nasıl yapılacağını söylemek oldukça zor. Aynı zamanda, Bahçeşehir Üniversitesi (İstanbul) Profesörü Abdullah Ağar, “Erdoğan'ın başka seçeneği bulunmuyor, çünkü Fransa askeri güçlerini, Kıbrıs ve Yunanistan'ı ihtilaflı deniz bölgesinde bulunan petrol ve doğalgaz sahanlığının olası bir Türk ilhakından korumak için Girit'e çoktan gönderdi” değerlendirmesinde bulundu. Mısır tarafı ise ayrıca Türklerle savaş yoluna girmeye hazır olduğunu açıkladı. ABD-Türkiye ilişkileri ise, ABD’nin bir NATO müttefikine karşı olası yaptırımlarının eşiğine doğru geliyor. Ankara müttefiklerinin olası yaptırımlarına karşı hangi stratejiyi seçti? Rusya ile İttifak mı? Göreceğiz.

Kaynak: https://regnum.ru/news/polit/3049197.html

www.abhazyam.com