STANİSLAV TARASOV - TÜRKİYE'DE UZUN MENZİLLİ FÜZE SİSTEMİNE NEDEN GEREKSİNİM VAR?

17/06/2012. TC. Başbakanı Recep Tayip Erdoğan başkanlığında 4 Temmuz'da ülkenin savunma sanayii icra komitesi toplantısı yapılacak. Bu toplantıya ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Recep Özel ve Milli Savunma Bakanı Mehmet Yılmaz'ında katılması bekleniyor. Bu konu hakkındaki bilgiler Türk basın – yayın organlarına kimliği açıklanmayan bir bilgi kaynağı tarafından “sızdırıldı” ve birçok Türk uzman tarafından yorumlar yapılmaya başlandı. Türk gazetesi “Sabah”, Ankara’nın balistik füzelere karşı korunmak için 4 Milyar Dolarlık bir füze savunma sistemini satın almak niyetinde olduğu haberini yayınladı. Sansasyonel olarak açıklanan bu habere göre, Türkiye’nin füze savunma sistemi için dört seçenek üzerinde durduğu belirtiliyor, Rus S – 400 Füze Savunma Sistemi, Amerikan 3 RK  Patriot Sistemi (RAK – 3), Çin Halk Cumhuriyeti FD – 2000 Sistemi, Fransız – İtalyan 3RK – Eurosam SAMP/T Sistemi.

Aslında bu yılın başında Türkiye’nin 2500 kilometre menzile sahip balistik füze inşa edilmesi amacı ile bir programın başlatıldığı ilan edilmişti. Bu sitemin üç aşamadan geçerek gerçekleştirilmesi planlanıyor. İlk aşama başarı ile gerçekleşti. İkinci aşama: en geç 2012 yılı sonunda 1500 kilometreye kadar menzilli füze yatırım ve üretimi gerçekleştirilecek. Ve son aşama olarak: 2500 kilometre menzile sahip füze sisteminin yerleştirilmesi olarak planlanıyor. Türkiye Devleti Bilimsel Araştırmalar Enstitüsü Profesörü Yücel Altınbaşak’a göre, Türkiye için eylem yelpazesi içerisinde füzelerin bulunması mümkün olmalıdır. Aynı zamanda Ankara’nın hava savunma sistemi içerisinde uzun menzilli balistik füzelere müdahalede bulunacak bir füze savunma sistemi bulunmuyor, şimdi bunu oluşturmayı planlıyor.

Bu girişim başlı başına bir entrikadır. Eğer Türkiye, gerçekten ABD, Rusya, Çin ve Fransız – İtalyan uzun menzilli füze sistemlerini almak istiyorsa, kendisinin üretimini yapmayı düşündüğü orta menzilli füze sisteminden vazgeçmesi anlamına mı geliyor? Bu Birincisi. İkincisi ise – Eğer 500 – 1500 kilometre menzilli bir füze sistemi oluşturulmak isteniyor ise ülkenin bölgede bulunan potansiyel askeri tehditlere karşı savunulması anlamına gelir, roket sisteminin menzilinin 2500 kilometreye çıkarılması ise – artık küresel kapsama alanına sahip askeri çatışma ortamına müdahale edilmesi anlamına gelir. Son olarak üçüncüsü ise – hala toprakları üzerinde NATO Füze Savunma Sisteminin bulunduğu Ankara yönetimi, Washington’u ezip geçerek Rus, Çin ve Fransız – İtalyan Uzun menzilli füze savunma sistemini kurma olasılığı bulunmuyor, şimdilik bu görünmüyor.

NATO’nun 2010 yılında Lizbon Zirvesinde onaylanan yeni stratejisine bağlı olarak kurulan NATO Erken uyarı radar sisteminin inşaatı tamamlandı ve artık işletmeye hazır duruma getirildi. Radar İstasyonu Malatya ilinin Kürecik bölgesinde bulunmaktadır. ABD Ordusunun Avrupa’daki ve 7. Ordu Komutanı General Mark Hertling yaptığı açıklamada, radarın kontrolünün Amerikan ordusu tarafından yapılacağını belirtti. Radar kontrol komuta sistemi içerisinde Türk Ordusundan rütbesi generalden aşağı olmayan bir temsilcinin de bulunacağı bir gerçek, ama bu kişi son karar noktasında görevli olmayacak. “Sabah” gazetesine göre, İran dahil olmak üzere bölgede olayların şiddetlenmesi ile ülkesinin “misilleme”yle karşılaşması Ankara’nın işine gelmiyor. ABD’nin 1991 yılında Irak’a karşı başlattığı askeri operasyon ile birlikte, Türkiye’nin Irak’ın “Scud” füzelerine karşılık olarak NATO’nun çözümü ile kendi toprakları üzerinde 3RK Patriot Füzeleri yerleştirilmesi kararı aldığını da unutmamak gerekir. Şimdi, var olan kanıtlar eğer karşı görüşler tarafından reddedilemez ise, Ülke Savunma Sanayi için kurulan mekanizmanın yönetim kurulu tarafından ABD’ye baskı kurulmaya çalışılacaktır.

Burada çok endişe edici durumlar bulunmaktadır. Türkiye’nin çok önceden kurulmuş olan güçlü savaşçı yetenekleri olan modern bir hava kuvvetleri bulunmaktadır, şimdi İran ve Kuzey Kore’nin yolunda ilerledi – füze sistemi programları gerçekleştirdi. Türkiye, daha önce 1987 yılında Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, büyük Britanya ve ABD tarafından kurulan pilotu olmayan ve 300 kilometre menzilli füze savunma sistemine (MTCR – Füze Kontrol Teknoloji Sistemi) “Missile Technology Control Regime – MTCR” 1997 yılında üye olarak katıldı. Daha önceleri MTCR bazı birkaç füze savunma programını reddetti: Arjantin, Mısır ve Irak ortak olarak kurulmak istenen Condor II adlı füze sistemlerinde başarısız oldular ve Brezilya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Güney Kore ve Tayvan uzay ve füze sistemi geliştirme programlarını ya ertelediler ya da iptal ettiler. Polonya ve Çek Cumhuriyeti gibi bazı Doğu Avrupa ülkeleri de kendi füze savunma sistemlerini yok ettiler, buna bağlı olarak da MTCR sistemine girme şansını elde etmek istediler. Alınan bilgiler ışığında bakıldığında MTCR tarafı, Türkiye’nin askeri teknoloji istemlerine karşılık ambargo uygulamaktadır. Ancak, ne olursa olsun Türkiye’nin füze sistemi kurmak veyahut satın almak için ortaya çıkan arzusu, Orta Doğudaki güvenlik ve istikrar sisteminin korunması için çok tehlikeli bir sinyal ve bu sisteme karşı askeri saldırı için Türkiye’nin kendisini bir hedef durumuna ve sonra onu koruma arayışına getirir.  

 

Çeviri: Fatih Atan                                                       

Kaynak: http://www.regnum.ru/news/polit/1542337.html#ixzz1y3MepR19

Yapılan Yorumlar [ 0 ]   Yorum yapmak için tıklayınız!