RSS / XML
Foto Galeri
Video Galeri
Bu haber 25 Ocak 2012, Çarşamba 19:13:47 tarihnde eklendi. 2009 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

YETMEDİYSE BUYRUN ANAYASAYA

YETMEDİYSE BUYRUN ANAYASAYA Osmanlı döneminde Çerkes Teavün Cemiyetinin kuruluşunun anlatımında okuduğum satırlar beni düşündürmüştü.  Daha önce şartların elverişsiz olduğundan, örgütlenme imkanının olmadığından söz ediyordu ki doğruydu bu sözler.

Benzer sözlere Kaffed’in kuruluş hikayesini okurkende rastladım.

İki dönemin ortak noktası etnik toplulukların örgütlenmesi açısından  ‚‘‘şartların elverdiği dönem‘‘ oluşları.  

Osmanlıda II. Abdülhamit iç ve dışarda meydana gelen olumsuz gelişmeler nedeni ile katı bir yönetim uyguluyordu. Balkanlardaki çalkantıların yanı sıra Osmanlı Ekonomik sıkıntılar içindeydi. Borçlarını kapatabilmek için yabancıların (İngilizlerin) elindeki Osmanlı bankası ile anlaşmalar imzalamıştı. Banka mali yardımlar karşılığında devletin bazı gelirlerini devralıyordu
İngiliz ve Fransızların kontrolünde bu maksatla kurulan Düyun-ı Umumîye İdaresi Osmanlı ülkesini âdeta bir sömürge hâline getirmişti. Bu durumdan kurtulmanın tek yolunun Meşrutiyet olduğunu savunan İttihatçılarında baskısı ile II.Abdülhamit Anayasayı tekrar yürürlüğe koyarak II. Meşrutiyeti ilan etti. 17 Aralık 1908 de Meclis yeniden açıldı.

İşte bu dönem örgütlenme açısından bir fırsat oldu.

İlerleyen yıllarda Osmanlı topraklarını kaybederek en son Kurtuluş savaşına kadar geldi.

Bu dönemde de,  Avrupa Birliğine dahil olma kapütülasyonu (gümrük birliğine bakın) ile başlayan süreç, IMF nin reçeteleri ile henüz doğmamış torunlarımızın dahi ödeyemeyeceği borçlanmayı bize kişi başına düşen milli gelir diye yutturarak, bugün artık Amerikan askerlerinin henüz TBMM onayı olmaksızın Kürecikte konuşlanmasına kadar varmıştır.

Derneklerde yapılan çalışmalardan haberdar olduklarımızda var olmadıklarımızda.  Normal koşullarda folklorik çalışmaların yanısıra, insanlar için elzem bilgilendirmelerin yapılması yok gibi. Yapılanlarsa  AB-D projeleri gereği, beyin yıkama mahsülü.

Örneğin, kanun hükmünde kararnamelerle çıkarılan imar yasası hakkında bir toplantı duyumu almadım hiçbir ilden. Ne Anadilde ne de Türkçe.
Oysa, özellikle Sakarya gibi Rant alanlarının tavan yaptığı bir bölgede bu kararnamelerin ağır sonuçlarına katlanacak olan pek çok insanımız var. Açılan yolların ve ucuza ev vaadinin aldatmacasında ayaklarınızın altından toprağınız, eviniz her an kayabilir. Eğer inşaat sektörünün pay kapma yarışında değilseniz, burası size göre değil bakın cici evler yaptık ucuza haddinizi bilin şehir kıyıları size yeter denebilir. Abartmıyorum yaşanıyor bu. Hele Afet bölgesi içindeyseniz, eviniz enkaz fiyatına elinizden alınır ve itiraz hakkınız yoktur.

Yandaş medyada duyamayacağınız haberlerden biri şöyle, Aydında pek çok köylünün tapusu iptal edildi. Benim bildiğim 7 köy var orada tapuları iptal edilen. Neymiş? Orası MERA STATÜSÜNDE İMİŞ ! Tapular yanlışlıkla verilmiş. Milletin 60 yıldır oturduğu evi, sürdüğü tarlası önemli değil. Tapusuda. Bu alel acele çıkarılan imar kanunları kat mülkiyeti dahi tanımıyabiliyor. Önemli değilmidir bizler için?
Veya, Ocakta yeni yıl kutlamalarının havaii fişekleri arasına bir Genel Sigorta kanunu sıkıştırıldı. Bir aylık süre tanınan bu kanundan acaba 18 yaşını bitirmiş kaç insanımız kazanmadıkları bir paranın sigorta masrafını ödemek zorunda kalacaklar? Bu konuda da bir duyum almadım derneklerimizden. Bunları konuşan dernekler bölücükmü yapmış olurlar acaba?
Muhtarların işlevsizleştirilmesi üzerinden çok zaman geçti zaten. Özelleştirmelerle birlikte, çeşitli genelgeleri taşıyan postacılara dönüştürüldüler yavaş yavaş.

Diaspora uzayda bir ülkemidir? Bu memleketin kanunlarının erişmediği?

Yoksa Diaspora Kafkasyanın şekillendirilmesi için yaratılmış bir stratejik piyon merkezi gibi birşey midir?

Ermeni Diasporasına özenenler o zavallı Ermeni halkının ordan oraya nasıl sürüklendiğine, Ermenistanın fukaralığına bir baksın önce. Ne Ermeniler nede diğer etnik veya azınlıklar kimsenin umurunda değildir. Yaraları lazım olduğu sürece kaşınır o kadar. Zaten böyle yapıldığı için sonunda tehcire uğramışlardır. Masum halk siyasetin elinde perişan olmuştur.

Osmanlı dönemini boşa hatırlatmadım. Gidiş iyi değildir.

‘‘…Talimatnamesinin birinci maddesine göre cemiyetin kuruluş amacı, “anayasa ve danışma usulünün ve meşrutiyetin yürürlüğünün devamı, Çerkezler’in eğitim, ticaret ve tarım bakımından gelişmelerinin sağlanması ve herkesin güzel bulduğu, yasalara uygun bulunan ulusal geleneklerin korunması gibi hayırlı gayelere hizmet etmek ve merkezi İstanbul’da olmak üzere Çerkez İttihad ve Teavün Cemiyeti adıyla bir dernek kurulmuştur.” şeklinde açıklanmıştır.

Açın bakın bu cümleleri bugünkü federasyonların tüzüklerindede okursunuz. Peki nolmuş onlara?
‘‘… Çerkez Teavün Cemiyeti’nin kuruluşundaki önemli bir amaç da anayurt Kafkasya’nın bağımsız olmasıydı. Bağımsız Kafkasya demek, Osmanlı için kuzeyden gelmesi olağan saldırılara karşı geçilmez bir duvar demekti. Bu konuda daha aktif çalışılması gerektiğinin farkına varan Çerkez aydınlar, Çerkez İttihat ve Teavün Cemiyeti’nin siyasi kolu olan Şimali Kafkasya Cemiyeti’ni kurmuştur…  Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile cemiyetin yayın organı olan Ğuaze kapanmış, cemiyet üyelerinin büyük bir bölümü savaşa katılmışlardır. Savaşın Kafkasya’nın bağımsızlığı açısından yararlı olabileceği düşünüldüğünden Çerkezler arasında katılım çok fazlaydı. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’nın yenilgisi üzerine İstanbul’a giren İngilizler, Beyoğlu’ndaki Şimali Kafkas Cemiyeti’ni kapatmıştır. ‘‘
Kim kapatmış Cemiyeti? ; İngilizler! Açılırken kim yardım etmiş? Osmanlıyı İdare eden İngilizler!

Ama aynı ingilizler İsmet Paşa ile müzakerelerde nedense Çerkeslere azınlık statüsü istemiştir. Cemiyetlerini neden kapatmışlardı o zaman?

Anayasa Çalışmaları ile ilgili bilgilendirme toplantıları yapılıyor ve katılımcı olmaları öğütleniyor derneklerimize STK lar olarak.

Hükümetler artık ebedi yönetimler olarak kutsandıda bu devran değişmeyecek diye bir vahiymi geldi ? Bizlerin etnik kökenlerinin farklı oluşunun bizi daha da sorumlu yapması gereğinden söz etmiştim. Fakat görülüyor ki, güçlü sanılanın peşine takılmanın cazibesi, uzun vadeli sonuçları göremeyecek kadar aklı kilitlemiş.

Bugün anayasa çalışmalarına katılmak bizler açısından ne anlama gelir?
Bunu anlamak için süreci değerlendirmek gerekir herşeyden önce.
Önce şunu belirtelim,
Siz Anayasada neyin yer almasını isterseniz isteyin orada yer alacak olan şey AKP nin Anayasasıdır. Çünkü, bugünkü koşullarda mecliste yeterli oy çokluğu mevcuttur. Ancak,

Yeni Anayasa yapılması için hukuksal zorunluluk  “asli kurucu iktidar” gücü ve meşruiyeti gerektirmektedir.
Bu durumda bu meclis Anayasa yaparsa bu hukuki olmaz.  Yani, katılımcı partiler, bununla bir hukuk suçu işliyor. Mutabakatın istenmesi, STK ların bu işin içine çekilmek istenmesinin nedeni budur. Yani, işlenen hukuk suçunun ortağı olmanızı istiyorki meşruluk kazandırsın.
Öte yandan, mevcut seçim sistemi halkın gerçek iradesini meclise yansıtmıyor. Nasılmı? ;
1.    Parti haksız olarak daha çok milletvekili çıkartıyor.
2.    %10 barajı nedeniyle , baraj altında kalan oylar 1. Partiye gidiyor. Yani kendisini seçmeyenlerin oylarını alıyor.
3.    İl kontenjanları nedeni ile doğuda  10.000 oy bir milletvekili çıkartırken Batı’da 80.000 oy bir milletvekili çıkartıyor. Yani herkesin oyu eşit değerde değil.
4.    2004 te geceyarısı çıkarılan bir yasayla, tabanın kontrolü yargıdan alındı. İçişleri bakanlığının yürütme organı oy pusulalarına esas bilgileri düzenliyor.
Yani, seçim güvenliği kontrolü kalmıyor.
İşin yasal zorunluluk gerektiren kısmını bu biçimde açtıktan sonra  birde bu iktidarın şu veya bu biçimde gitmesi durumunda haklarında açılabilecek davalara bir bakalım.

Bu ülkenin Başbakanı, BOP Projesinin eşbaşkanıdır. AKP yi kapatma davasında inkar edilen bu gerçeği daha sonra kendisi kamuoyunda defalarca açıklamıştır. Bu Türkiyeninde bölünmesini gerektiren bir projedir.

Anayasaya aykırı olarak  Özel Yetkili Mahkemeler kurmuştur. Anayasa suçu işlemektedir.

Yine Anayasaya aykırı olarak KHK ile Cumhurbaşkanlığının süresini 7 yıla çıkarmış olmasının anlamını Süheyl Batum şu şekilde dile getiriyor;
''Bunun anlamı, yarın her birimiz hakkında tereddüt olduğunda veya açıkça yazmıyor diyerek, yasama veya yürütme organının, herhangi bir kararname, KHK, yasa yaparak bütün haklarımızı ortadan kaldırabileceği demek''

Şimdi yetmez ama evetçilere yutturulan hapla, yeni bir destek arayışında 12 Eylül’ün yargılanması palavrasıda, Anayasanın delinmesidir. Halkın %90 nın onayladığı yasaya göre 12 Eylülü yapanlar yargılanamaz. Sipariş verenler zaten patronları kimi yargılayacak?
İşin en acı yanı 12 Eylülde işkencelerde acılar içinde kıvrananların derin acıları üzerinden bu yapılmaktadır. 12 Eylülü yaptıran ABD emperyalizmi Gladyodur ve bu hükümet ABD nin görevlisidir!  Ben söylemiyorum Busch da, Erdoğanda söylüyor.

Daha fazla uzatmayacağım. Görmek isteyen gözler, duymak isteyen kulaklar için herşey zaten ortada. Güçler dengesi bu hükümetin dilediği herşeyi yapabileceği zannına kaptırıyorsa yanılıyorsunuz.  

Bu gidişatın sonu gelecektir.  İşte o zaman belki bir takım insanlarımızın yerleri, bir yerlerde hazır olabilir, ancak görünen odur ki, anavatandaki lüks hayata, Türkiye de fakirleşen vatandaş için yer, bir varmış bir yokmuştur, diasporamız Türkiye de kalacaktır.

Halkımıza önerim, kendilerini suçlarına ortak etmek isteyenlere ‚‘‘Etnik kimliklerimiz üzerinden ellerinizi çekiniz! Demeleridir.

Saygıyla,
 

Facebook Facebook Digg Digg Google Google Del.icio.us Del.icio.us
Diğer Esen Zafer Yazıları
ali rıza gökbiz - esen merhaba
yazılarını okuyorum.seninle gurur duyuyorum.ve seni seviyorum.kalbimdesin.
tuncay - sana ne cilere
Sayin,Esen hanim musadenizle.Tanri,butun dunya emekcilerini emperyal sistemden kurtarsin,sana ne cileride laik olduklari yerden ayirmasin demek istedi.380 ne 3 olumsuz.
Birisi - Sanane
Çerkes Teavün Cemiyetinden sanane, bize ne? Sataşıp durma çerkeslere. TC ye, çerkeslere, ona buna akıl öğretmeye çalışacağınıza Abhazya halkına verin o kıymetli aklınızı. Tabi işe yarar diye aklınızdan faydalanmak isteyen olursa
Işık - Kendin İnanıyormusun Yazdıklarına
Boş yazınızın Abhazlara ne faydası var? Böyle yararsız, zararlı yazılar sitede nasıl yayınlanıyor? Allah sizlere akıl fikir versin
Abaza - Sanane Çerkezden
Sayın Zafer, siz Abhazlar adına konuşun lütfen. Tabi Abhazlarla ilgili konuşmaya yetkili olduğun kadar. Çerkezlerin işine burnunuzu sokmayınız. Onlar ne yapacaklarını sizden öğrenecek değiller. Saygılarımla
Bütün Yorumları görmek için tıklayınız!
Hava Durumu
ANKET
Aleksandr Ankvab'ın Siyasete Dönüşünü Onaylıyormusunuz
Diger anketlerimiz için tıklayın...
Yol Durumu

©
Copyright 2011 Abhazyam.com Her hakkı saklıdır.