RSS / XML
Foto Galeri
Video Galeri
Bu haber 29 Mayıs 2011, Pazar 06:36:35 tarihnde eklendi. 1286 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Görevinizi üstlenin

ESEN ZAFER "DEĞERLİ BÜYÜKLERİMİZ. SEVGİLİ GENÇLERİMİZ. SAYGIN DOSTLARIMIZ. GÖREVİNİZİ ÜSTLENİNİZ!"
Görevinizi üstlenin 15/04/2011

Esen Zafer (Çyüpha)

SERGEY BAGAPŞ'IN UZUNCAORMANDA, İRFAN ARGUN VE KADK YETKİLİLERİ İÇİN SÖYLEDİĞİ SÖZLER, ONLARIN BU BÜYÜK DAVANIN TA BAŞINDAN BERİ İÇİNDE (ORTALARINDA OLDUĞU) VE ŞİMDİDE OLDUKLARI... CÜMLESİ, KENDİ ANLAMININ TAMAMEN DIŞINDA, SANKİ KENDİLERİNE VEDA EDİLİYORMUŞ GİBİ, BU GÜNE KADAR Kİ HİZMETLERİNDEN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİZ...DİYE ÇEVRİLDİ. BU SAPTIRMALARDAN UTANAN VAR MI? BUNA YANLIŞLIK DENİLEBİLİR Mİ?

14/04/2011. Abhazya Cumhuriyeti Devlet Başkanı Sayın Bagapş tartışmalı ziyaretini tamamlayarak döndü. Elbetteki, kendisi ve kurmayları oturup bu ziyaretin getirdikleri ve götürdüklerini değerlendiriyorlardır.

Bu ziyaretin uygulanması ve getireceği sonuçların neler olacağını kurgulayanlar ise, bir sonraki hamleye hazırdırlar. Şimdi piyonlar, Bagapş’ın ifadesi gibi yavaş yavaş, olayı sindirecek, daha midelerini sıvazlarken önlerine önceden sürülen gündemleriyle meşgul olacaklar.

Bu taktik uygulamada, zamanlama takdiri hak ediyor. Ziyaret seçim öncesi gerçekleşiyor. Dilinden etnik kimliğini düşürmediği halde kendisinin farkında olamayan toplum, psikolojik bir hamleyle düşürülüyor, yükselmeye başlayan muhalefetin etkinliği kırılıyor.

7-10 Nisan 2011 de Ankarada NATO`nun Barış ve Güvenlik Bilimsel programının desteği ile bir toplantı yapılıyor. Türkiye, Avrupa ülkeleri ve Merkezi Asya`nın güvenlik konusuyla ilgili uzmanlar katılıyor. Türkiyedeki Abhazların MEB’ten taleplerini dahi yayınlamayan ve sözüm ona bir kesim Apsuvalarla (!) yakın ilişkide olan, medyanın bizleri gerçekten aydınlatacağını düşünecek kadar naif biri var mı?

Bir ülkede etnik sorunlar kaşınırken, bu sorunların o ülkeyi bölme,  fonksiyonundan öteye gitmemesine özel bir önem gösterilir. İşte o dünya ana dil günleri , ortak akıl toplantıları, birleştirici görüntüsü verilen üst kimlik oluşturma meseleleri, aslında o toplumların kimlik bilincini bulandırmak, hedefinden saptırmak, bölücülüğe hizmetin ötesine geçirmemek için sahnelenen oyunlardır. Etnik grupların yerinde ve haklı olan talepleri, kendi hizmetlerine yönlendirilir.

Bu oyunlar bizler açısından Sürgün döneminde yoğun ve acılı bir travma bırakacak kadar kalleşçe oynanmıştır zaten. Kimliği ve vatanı uğruna sürüldüğü her savaşa koşan insanlarımız, kendi içleri içinde uğradıkları ihanet ve hakaretten bıkmış, elleri ile çocuklarını asimile etmeye çalışmış, dilini öğretmekten vazgeçmiş, topluma entegre olarak ve hatta kraldan fazla kralcılaşarak kısmen En hakiki Türk biziz! Söylemleri ile Türk ırkçılarının saflarında dahi yer almışlardır.

İşte toplumu kimliksizleştiren öncü olduğunu iddia eden, toplum adına toplumlarına karşı sürgün yıllarında ve ardından, politikalar yürüten adamların siyaseti, bu günde aynıdır. Onların dillerindeki , bölücüler, bölünmeyelim,! Sözcüğü bölen olduklarını gizlemenin saldırısıdır.

Onların rolü, etnik toplulukların bölücü fonksiyondan öteye geçmemesini sağlamak, toplumun bilinçli örgütlenme ve toplumlar arası birliklerin oluşmasını engelleme, dünya siyasetini belirleyen efendilerinin plan ve programları dahilinde dünya sermayesine uşaklaştırmak kendi halklarını sömürtürken semizlenmektir.

Biz dedik ki, Sayın Başkan ‚‘‘bu biçimde gelmeyin!‘‘. Temiz akıl sahipleri, bu yükselen sese kulak vermiş olsa idi, doğru bilgi aktarımı gerçekleşmiş olsa idi, yalnızca Apsuvalar değil, bu vatanın sahipleri olan o muhteşem mozaikte, kendisine yönelen psikolojik saldırılardan birini bertaraf etmiş olacaktı. 

Bizler açısından kaybedilmiş bir şey yok. Oyunu baştan bilen ve görenler olarak bu hamlelerin yapılacağını zaten biliyorduk. Tutarsızlığa kararsızlığa düşmedik. Şimdi de düşmek için bir neden yok. Bizler getiri ve götürüler üzerinde dururken, kendi eksik ve zaaflarımızı da değerlendiriyoruz.

Herşeyden önce, Kaffed ve şurekasının katakulli politikasının, bu kadar gözlerin içine bakarak, medya da apaçık kanıtları dolaşırken, taraf bulabilmesinin, savunuluyor olmasının üzerinde durmamız gerekmektedir. <<Kol kırılır yen içinde kalır>>, << ayrılık görünümü yaratmayalım>>, << bizi birbirimize düşürmek istiyorlar >> <<biz kardeş değilmiyiz?>> vb. Susturma söylemlerin vardığı nokta budur.

Bir kardeşimizin sözlerini aktarıyorum. Bunu ifade eden bir kişi ancak, genel yargıyı açıklıyor;

….Abhazyanın protokol sorumlusu kimse ellerine sağlık. Resmen Abhazları kurumlarını ve gönül verenlerinin tüm umutlarını emeklerini dinamitlemiş oldu. Dilim varmıyor ama keşke bu şekilde gelmeseydi diyorum bazen. Egolarını tatmin etmek isteyen bazı kafderliler Bagapş la çok görüntü verip yanyana görünmek onlar için bir zafer olabilir ama kazın ayağı hiçte göründüğü gibi değil. Gürcüler uğraşsa bence Ulus savaşı veren bu millete bu kadar zarar vermezdi... Ve yakında göreceksiniz Abhazlar için diasporada kurumsal açıdan hiç bir şey eskisi gibi olmayacak…

Bu kardeşlerimizin ifade ettiği olgu kadar, Sayın Bagapş’ın Uzuncaormanda yaptığı konuşmada ettiği sitem, yani, bunca yıllık başkanlığı döneminde gelememiş olmasının kabahatini ‚‘‘benim olsun!‘‘ diyerek üstlenmesi, düşünen her Apsuva için önemli anahtar cümlelerdir.

Daha önce ‚‘‘bize ikincibir kaffed lazım değil!‘‘ Demiştik. Biz böyle ifade ettiğimizde kardeşlerimizin aklı karışıyor. Şunu açıklığa kavuşturalım. Abhaz Örgütlenmesi doğrudur. Sorun Abhazların örgütlenmesinde değil, örgütlenme anlayışındadır. Model olarak Kaffedin insanları koyun sürüsü gibi gütme politikalarını yapmaya kalkışırsanız, toplumunuzu böler sonra da götürüp kaffedin politikalarına eklemlersiniz. Çünkü Kaffed politikası TC hükümetinin politikasıdır. TC hükümeti ise Batıya bağımlıdır. Nitekim olan da budur. 

Kuruluş çalışmalarından bu yana, defalarca izlenen siyasetin yanılgısını anlatmaya çalıştık. Bu yönetim tarzına muhalif olan dostlarımıza da, içteki durum ne olursa olsun, sorumluluğun federasyon yönetiminde bulunan tüm yönetime ait olduğunu anlattık. Bazı dostların kesin tavır göstermelerini anlıyoruz, ancak hataların düzeltilmesi, örgütlenmenin arındırılması, sorumluluklarının kararlı bir biçimde yüklenilmesi görevini terk hakkı ve lüksü kimsede yoktur. 

Henüz alınan dersin öğrenilmediğini görüyoruz.  İsteyerek veya istemeyerek, Abfedi Kaffede, Kaffedi Dünya sermayesine dolaylı eklemleyenler, alel acele, hazır milletde seçim hesaplarına tutuşmuşken, medya silahlarını reklam kampanyası haline çeviriyor. Beyanlardan yalnızca siyasetlerine hizmet edecek bölümleri ve bol bol gösteri haline dönüşen görüntüleri yayınlayarak başlattıkları rezalete devam ediyorlar.

İsteyen inkar etsin bu bizim rezaletimizdir. Gönlü kırılan, temiz akılla düşünen, onuru incitilmeye çalışılan, davranışıyla, ifadeleriyle bu duruma karşı çıkan kardeşlerimiz, onurla gururla başlarını dik tutsunlar. Bu kadar spekülasyonun, maniplasyonun yaşandığı bir çağda ve olayda gören gözü , duyan kulağı , düşünen aklı olmak, onurdur. Ve mutlaka meyvelerini verecektir.

Medyada öne çıkan bilgiler bizi sürüleştirmek istedikleri siyasetlere vurgular yapar cinstendir. Nasıl mı?

Her ne kadar dönüşçülere ev ve arsa vereceğim dedi. Gibi bir konular yazılsada bu biraz acıyla gülümseten bir vaattir. Eh sonuçta bizlerin sürgün çocukları olduğumuz hep unutturulmaya çalışılıyor, ancak, zaten büyüklerimizin yüzyıllarca uğruna savaştıkları ve ellerinden alınan, yakılıp yıkılan evleri arsaları noldu??? Uzuncaormandaki fotoğraflara, köy ve sülaleler sitelerine bakın bakalım, ev ve arsasız mı kalmışlar? Sorun bu mu? Şimdi bunu geçiyoruz, çünkü biz bu balın tadını biliyoruz.

-          Türk ve diğer yabancı yatırımcılar davet edildi.

Biz Türk ve Kafkas yatırımcılarının AB ve ABD konsorsiyumları olduğunu bilmiyormuyuz?. Sonuçta Türk yatırımcılarına yapılan çağrı AB ve ABD ye yapılan çağrıdır.

Kısaca daha önce sözünü ettiğimiz ekonomi yoluyla ülkelerin işgali gerçekleştirilmek üzere açılım yapılmıştır. Bunun baş sorumluları kendi iş adamlarımızdır.  Türkiye Karadeniz İşbirliği çerçevesinde batılı efendileri tarafından görevlendirilmişken, bu arada bazı odaklardan Kafkasyadaki rolü o kadar abartılmamalı uyarısı ile aba altından sopası etkilidir tabi ki.

Sonuçta, etki alanlarını genişletmekte birbirlerinin gözlerini oyan akbabalar, enerji işbirliği anlaşmaları yapmaktan da geri durmuyor. Rusya ve Amerika anlaşmıyor mu bu konuda? 2008 de imzalanmıştı bir anlaşma. Fakat birinin elinin güçlenmesi anlaşmayı bozdu. Dengeler değiştirildi ve anlaşma bu yıl yürürlüğe girdi. Kutsal İttifak çerçevesinde AB Rusyanın elini güçlendiriyor, ABD Avrupaya çökertirim seni haaa! Diyor. Oyun böylece sürerken, tarım alanları, su alanları talan ediliyor. Bu politikalar bize Osmanlı Rus anlaşmalarını, Ardından Kafkasyanın tampon bölge olarak kana bulanmasını, sürgün ve kanla biten hikayesini hatırlatıyor.

-          Rus Pasaportu ile geldim!

-          Türkiye Gürcistanla sorunlarımızda aktif rol oynayabilir!

Bu başlıklar herkeste ayrı tepkiler yaratıyor. Okun ucunu Sayın Bagapş’a çevirmek, Abhazya’ya çevirmek büyük bir yanılgı olur. Reel politikalar, bizim gibi toplumların düşmanıdır. Devlet yönetimlerinin arkasını halklar besler. Bir konu asla akıldan çıkarılmamalı. Abhazya Cumhuriyeti içersinde Abhaz nüfusu azdır. Abhazya, Kafkasyanın Kaynar kazanında değil yalnızca. Karadeniz havzasında etrafını çeviren ülkelere bir bakın. Azerbeycan, Ermenistan gibi ülkelerin Kafkasyada oynadığı role kör olmamak gerekir.  Bizler uyardık uyarmaya devam edeceğiz. Genişletilmiş Ortadoğu ve kuzey Afrika Projesi Avrupayı da bölmeye devam ediyor. Güçler dengesinde hangi ülkelerin, hangi ülkeler yanında yer aldığı, bu ülke diasporalarının hangi ülkelerin içinde etken olabileceklerini veya olduklarını görmezden gelirsek telafisi olmayacak hatalara düşeriz. Her ne kadar, bağımsızlık ve onurlu bir duruştan söz etsekte, bu gün sermayenin dokunmadığı yerler tıpkı Gürcistan gibi, Türkiye gibi üzerinde yatırım   yapılmış alanlardır, onlar birbirlerine karşı da yatırımlarını korurlar.

Elbette bizler bir avuç olsakta doğru bir yaklaşımla, gerçekte büyük bir güvence olan Diasporaya darbe vurulmamasını istedik. Bizler asıl darbeyi tıpkı Osmanlı döneminin açgöz beyleri gibi, içimizdekilerden aldık. Onların yüzlerini bu kadar açık sergilemelerinden ve Sayın Bagapş’ın yüzümüze bir tokat gibi sarfettiği siteminden sonra halen bu siyasetlerin oyununa gelecekler vardır elbette. Ama gören, bilen ve uyaranların  sorumlulukları artmıştır.  

En başta, bütün hedef şaşırtmalarına suni gündem oluşturmalarına ve fırsatçılıklara karşın , dil faktörünün ne kadar önemli olduğunu anlamamız gerekiyor. Bu konuda Sayın Bediz Tantekin’in yaptığı bir açıklama vardı. http://www.abhazyam.com/index.php?option=com_content&task=view&id=2390&Itemid=28 bu yazısında …Yani biz Abhazlar için dil, dans, müzik, edebiyat vs. folklorik unsurlar olmanın ötesinde anlamlar taşımaktadırlar… bunu dikkatlice okuyunuz.

Sayın Bagapş’ın bilgilendirilmesi, gelişi, burada yaptığı konuşmalarının tercüme edilmesi esnasında, biz bu durumun ne kadar vahim olduğunu tekrar gördük. Tercüme edenin, kendi yorumunu kattığı veya kendi fikrince yorumladığı küçücük bir ayrıntı, büyük yanlış anlamalara neden olur.

İlk olarak Ankara’da Erol Özel beyin, yönetim kurulu üyesi olduğu Atvı Spor klübünde yapılan konuşmada Sayın Devlet Başkanımızın açılışta sarfettiği sözler gereksiz sayılarak tercüme edilmemiştir. Abhazya Devlet Başkanının sözlerini gereksiz saymak kimsenin haddine değildir. Bir Devlet başkanı ‚‘‘boş konuşmaz!‘‘ eğer Apsuvaların özelliklerinden biri ile espri yaparak başlamışsa bunun bir nedeni vardır. Bir nedeni olmasa dahi haddinize değildir. Eğer yeterli Abhazcanız yoksa, bilen birini görevlendirirsiniz.

İkinci hata, TGRT ‚de yaptığı açılış konuşmasında kendini gösterdi. Gelişine ve o an ki programın yapılışına vesile olanlara teşekkür edip, ‚‘‘burada olan Apsuvaların orada, neyin içindeler ne yapıyorlar, durum ne, hangi yolu izliyorlar.. gibi devam eden cümlesinde nedense burada olan Apsuvaların kendisinin gelmesini istediğinin…tercümesi Apsuva sözcüğü içermeyen bir cümle ile geçiştirildi.

Bu da yetmedi Uzuncaormanda, İrfan Argun ve KADK Yetkilileri için söylediği sözler, onların bu büyük davanın ta başından beri içinde (ortalarında olduğu) ve şimdide oldukları… cümlesi, kendi anlamının tamamen dışında sanki artık kendilerine veda ediliyormuş gibi, bu güne kadar ki hizmetlerinden dolayı teşekkür ederiz… diye çevrildi. Bu saptırmadan utanan var mı? Buna yanlışlık denebilir mi?

Yapılan eylem, verilen görüntüler, takınılan tutumlardan anlaşılan açıktır. İçimizdekileri açıkça sergilemektedir. Tutarlı kesimleri saf dışı bırakmanın bir yöntemidir. Diaspora gücünü, en azından Türkiye Diasporasında ki, Kaffed le denetim altına alınamayan Apsuvaların gücünü tamamen sindirmek, Abhazyanın diasporada can damarını kesmek hamlesidir. Yanılgı içindedirler.

Dilini bilen herkes mutlaka bu ayrıntıların farkındadır. Değilsede yeniden dinlesinler. İşte Şeytan ayrınıtılarda gizlidir dememizin nedeni bu.

Savunmaya yönelik yapılan her çalışma, suskunluk, geri çekilmek, bu gün hataların en büyüğü olacaktır. İşte bu tutumun yaratacağı yıkımın sorumluluğundan kimse kaçamaz. Hedef tesbiti doğru yapılmalı, İlke ve sınırlar belirlenmelidir. Artık bulanık suda avlanan balığın gizlice kanserde yaptığını açıkça gördük. Şu saatten sonra hala aynı yöntemlerde ısrar edenleri kendi hallerine bırakmak bir görevdir. Doğru ve tutarlı adımlar, asırlar süren travmalarla aklı bulandırılmaya çalışılan toplumumuzu kesinlikle etrafında toplayacaktır.

Değerli büyüklerimiz, sevgili gençlerimiz, saygın dostlarımız

Görevinizi üstleniniz!

Saygıyla

Kaynak: habsuvob@gmail.com

Facebook Facebook Digg Digg Google Google Del.icio.us Del.icio.us
Diğer Esen Zafer Yazıları
Bütün Yorumları görmek için tıklayınız!
Hava Durumu
ANKET
Aleksandr Ankvab'ın Siyasete Dönüşünü Onaylıyormusunuz
Diger anketlerimiz için tıklayın...
Yol Durumu

©
Copyright 2011 Abhazyam.com Her hakkı saklıdır.