RSS / XML
Foto Galeri
Video Galeri
Bu haber 17 Mayıs 2011, Salı 12:30:15 tarihnde eklendi. 1803 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

AIKZE açıklaması

11/03/2009 TARİHLİ AVRUPA-ABHAZYA İNFORMASYON VE KÜLTÜR MERKEZİ (AIKZE) BİLDİRİSİ
AIKZE açıklaması TOPLUMSAL MÜCADELE TARİHİMİZDEN DERS ALIYORMUYUZ?ANLIYORMUYUZ?UYGULUYORMUYUZ?
11/03/2009. Kafkasya ,tarihçiler ve siyasi araştırmacılar tarafından ,cografyasının özelliği nedeniyle tarih boyunca sürekli bir nevi satranç tahtası şeklinde tasvir edilmiştir.Bu metaforu haklı çıkartacak olaylar aslında bölgede agırlıklı güç olarak bulunan Rusya ya karşı oluşturulmak istenen senaryoların hayata geçirilmesini lokal unsurları kullanarak saglamak ve buna verilen destekler dir.Bu tarz çalışmaların ana teması lokal yapıların karakteristiğini analiz ederek ortaya çıkan değerlendirmelere göre kadroları oluşturmak ve bununla ilgili siyasi konjönktürü hazır hale getirmek olmuştur .

İlk dönem Emperyalist politikalar doğu toplumlarına uygulanmaya basladığında , Egemenler karşılastıkları doğal karşı koyma reflekslerini acımasız güç kullanarak halletme konusunda bir sakınca görmemişlerdir.Fakat ilerleyen süreçlerde bu tarz bir bastırma yöntemi toplumsal örgütlenmeler yaratmış ve bir çokları başarısız olmasına rağmen baskı altındaki halk ,“örgütlenerek karşı koyma „nın en etkili yol oldugunu baska türlüsünün mümkün olamayacağını yaşadığı acı deneyimlerle kabul etmiştir.
Bu kazanılan deneyimin karşılığı olarak Egemen kampta yeni bir stratejik-taktik geliştirme geregi duyulmuş ve bunla ilgili araştırmaların sonucu bu tarz örgütlenmelere sızarak hareketi içeriden belirlemeye yönelik kadroların olusturulması çalışmaları gündeme gelmiştir Bu tarz „başarılı“kadro ların çıkardığı ünlü kişiliklerden biriside Arabistanlı Lawrence dir kuşkusuz.O dönemlerdeki bu tarz kadrolaşma hareketinin Kafkasya tezahürü ise asıl adı David Urquhart (oda İngiliz dir)olan sonradan Kafkasya ve Osmanlıda Davud Bey adıyla anılan kişidir. Bunların içindeki en önemlileri, kendilerine bağlı örgütlenmeler yaratmak(İngiliz casusu Lawrence’in Arapları, Osmanlıya karşı örgütlemesi), hareket içinden haber toplamak (Papas Gapon gibi), hareketi içeriden çökertmek,bölünmeler yaratmak insanların kafalarını karıştırmak,lider olarak kabul görmüş kahramanları, Vatanseverleri karalamak, toplumu kendi çıkarlarına yada İdeolojisine göre kullanma(Şeyh Şamil gibi*)çalışmaları yapmaktı ,bu kişiliklerin bizim toplumsal hafızamız tarafından kayda alınması gereken durumu kendi tarihçilerimiz tarafından yeteri kadar degerlendirilmemiştir.
( Şeyh Şamil çoğunlukça ÇEÇEN sanılmaktadır.. Kendisi avar’dır. Yıllarca insanlarımızı „Gazavat“ diyerek, kırdırmıştır. Çarlık Rusya’sına teslim olduktan sonra, Çarın sarayında çok saygı görmüştür.. Rusya’da özgür olarak yaşamıştır.. Oğlu Çar ordusunda subay olmuştur.. Kendisi de, rahatlıkla Hac’ca gidip-gelmiştir. Hatta bu arada, İstanbul’u bile ziyaret etmiştir ve Şeyh Şamil, yatağında eceliyle ölmüştür!.)
Kafkas toplumlarında, genel olarak Hitabet gücü ve etiketi olan kişilere değer verilmektedir. Politik donanıma verilen değer ve destek azdır.. Çünkü halkımızın çoğunluğu; dünya çapındaki siyasi ve ekonomik gelişmeleri politik olarak doğru okuyamamaktadır. O nedenle de, kendi çıkarına olan doğru Politik bilinç ve tecrübelerden yararlanamamaktadır.. Bu birikime sahip ol(a)mayan insanlarımız, o sebepten dolayı, egemen güçlerin istediği yönde hareket etmişlerdir-etmektedirler. Halkın aleyhine olan yapılar, Kafkasya’dan ayrılmak zorunda kalmadan önce de, bize ağır kayıplar verdirmiştir.. Nihayetinde de, toplumumuz anavatanından ayrılmak zorunda kalarak, bedellerin en büyüğünü ödemiştir..(Sayın Dr.Batıray Özbek’in kitaplarında ve Çerkes Kronolojisi adlı yazısında bu konular detaylı olarak işlenmiştir.)
Emperyalizm ve işbirlikçileri, bir çok kılığa bürünerek Kafkasya’da ve diaspora’da, çalışmalarını devam ettirmektedir.Postmodern çagda global köy haline gelmiş dünyamızda yeni gelişmiş „bu tip çalışmalara“ yapılanmalarımız ne kadar vakıf acaba? Bunu kendisine sorma cesaretini gösteren kurumsal yapılarımızın önünde, zorlu „işler“ vardır. Tabii ki hem kendini politik olarak dik tutacak kadroları sağlayacak hemde çok çeşitlenen bu tip saldıralara göğüs gerebilecek.
Evet bu zorluk gerçektende insanlarımızı,politik yapılarımıza güvenilirlilik konusunda ikilemde bırakabilirdi fakat durum o kadarda ümitsiz değil ,bizim gibi toplumların bu güvenilirliği sağlayabilecek çok önemli bir takım araçları mevcuttur ve bu araçları ne zaman başları böyle konularla zora girse tarih boyunca kullanmışlardır ve şimdide kullanacaklardır bu araçlar toplumsal hafızamız ,değerlerimiz ,kültürümüz ve Aloyhsa Xabzemiz dir bu araçlar toplumsal yapımızı güçlü kılan en önemli unsurlardır ve herhangi bir ikilemde bulunulmasını engelleyebilecek mutlak gücede sahiptirler.. O güç, emperyalist kültürün yaratmak istediği suni „değerlere“ set ceker.. Karşısına, kendi değerlerimizi koyar,tıpkı bir katalizör gibi ayrıştırır ve doğruyu ortaya çıkartır.
Son dönemlerdeki toplumsal örgütlenmelerimizde bu araçlar pek önemsenmemiş gibi görünebilir.. Bu dönem bizce „kişilerin ve örgütlerimizin, şartlara uyum sağlama sürecidir.“ Bizler, değerlerimizi korumakta ve yaşatmaktan yana olanlardanız .. Fakat „biraz daha sabır“ kararı nedeniyle, her adımda, keskin tavırlar konulmamıştır, egemen değerlere karşı bir duruş herzaman varlığını hissettirmesine ragmen coğu kez belirleyici olamıyordu ancak, gelinen tarihsel moment ve yol ayırımı; duruşumuzun artık -istisnasız bir şekilde-„dosta,düşmana“ gösterilmesini dayatmıştır ya bu duruşa yönelerek kendi degerlerimizin önderliğinde ve denetiminde yolumuza devam edeceğiz ya da diaspora olarak tarihin çöp sepetinde yerimizi alacagiz , Kastettiğimiz duruşun ne olduğunu, şimdiye kadar ki yapılanmalarımızdaki kişiler çok iyi bilmektedirler.. Şimdi önemli olan; bilmeyenlere de bunların duyurulması ve gösterilmesidir!..
Çevremizdekilerin tercihleri!. Önümüzdeki süreçte Vatanseverlerle mi, yoksa Anavatanımızın ve toplumumuzun düşmanı çevrelerle mi, beraber olacaklarını belirleyecektir..
Yapılanmalarımızda olan insanlarımız, kişisel tarihleriyle ortadadır.. Bu unsurların birarada olması da, tesadüfi değildir. Toplumuna gençliğinden beri hizmet eden, her türlü toplumsal hareketimizin, acımızın, sevincimizin, kızgınlığımızın, hatalarımızın, doğrularımızın içinde olan kişilerdir. Bunlar kendi rüştlerini; ayak oyunları ve laf ebeliği yaparak değil, içinde yaşadıkları topluma hizmetleriyle ispatlamışlardır. Hiçbir zaman etiket peşinde olmamışlardır.. İnandıkları ve bilinmesi gereken doğruları „herşeye“ rağmen savunmuşlar, takipçisi ve uygulayıcıları olmuşlardır.
Bu insanlarımızın hakkettiği değer, bu kadar yoğun bir süreç sonucunda kazanılmasına karşın, bunun tersi durumda olan kişilikler ise, toplumumuzdan „gereken“ refleksi, gerektiği ölçüde ve hızda görmediği için genişlik ve düzeysizlik lerinde sınır tanımamaktadırlar..
„Toplumumuza“ uzak unsurlar, niyetlerini gizliyerek, „laf ebelikleriyle,“ insanlarımızın „iyi niyetli“ yaklaşımlarını suistimal etmektedirler..
Bizler bu duruma; son yayınladığımız kurumsal cevabımız sonrasında şahit olmuşuzdur. Yaptığımız araştırmalar sonucunda elde ettiğimiz neticelerin, diğer kurumlarımızla ve insanlarımızla paylaşılmasının -yukarıda bahsettiğimiz konular çerçevesinde- elzem olduğunu görmekteyiz..
Bizi harekete geçiren bir diğer nokta da, bu tarz bir „soruna“ maruz kalmış, üçüncü kurum olmamızdır.. Bu bilgileri aktarmamız; bu kişiliklerle ile ilişkiye hasbelkader girmiş olan veya girebilecek olan yapılarımıza bir katkı sağlama niyetidir,yanısırada kendimizi bir „özeleştiri“ süzgecinden geçirmektir. Çünkü; Apsuwa toplumunda en önemsenen konuların başında kimlik bilgisi gelmektedir. (Biz bu araştırmayı yapmamıştık!. O nedenle, halkımızdan özür diliyoruz!.)
Apsuwa toplumunda en önemsenen konuların başında kimlik bilgisi gelmektedir ,kimin kim olduğu hangi köyden olduğu sülalesi medeni konumu ve ortak tanınan insanlar ,sosyal etkinlikler (cenaze,düğün,barıştırma toplantıları(eyzara) mahkeme toplantıları,ekonomik dayanışma günleri) icerisinde yeralma , tarzı bilgiler toplumda bilindiği ölçüde kişiye verilen değer kendini belli etmektedir,feodal dönemlerde bu bilgi ve hakediş ,kişinin sülalesine göre belirleniyordu fakat modern çağın başlagıcıyla beraber bu olgu yerini toplumuna hizmeti hayatının merkezine yerleştirebilmiş insanlarımıza doğru mantıklı bir evrilme geçirmiştir,bunun sonucunda kişiye verilen değer büyük çoğunluk tarafından kabul görmekte ve bu kişiler toplumda doğal önderler olarak söylemleri önemsenmektedir.
Adetlerimiz geleneksel ortamlarımızda uygulanmaya devam etmektedir.Ancak, Kapitalist üretim ilişkilerinin hakim olduğu Şehirlerde yaratılan örgütlenmelerimiz de, bazı zaaflar ortaya çıkmaktadır. Şehir yaşamının getirdiği bir takım zorluklar, çıkar ilişkileri, semtlerin birbirine olan uzaklıkları, ekonomik sorunlar ve insanlarımızın dernek tarzı örgütlenmelere mesafeli yaklaşımları, kitlesel katılımı engellediği için, bu tip „ne oldugu“ belli olmayanların da araya karışmasına ve „bu tip olaylarla“ karşılaşılmasına neden olmaktadır.. Eğer geleneksel yapılardan gelen insanlarımız, kurumsal yapılanmalarımızda çoğunlukla yer almış olsaydılar, bu tip sorunlarımız -eminiz ki- hiç olmazdı..

Aslanlar kendi tarihçelerine kavuşuncaya kadar,kitaplar avcıyı övecektir...
geronimo

Bu kadar genellemeden sonra, artık özel konuya giriş yapmalıyız.. Bahsi geçen şahsın adı Azmi Berberoğlu’dur ve şu anda Avrupadaki Çerkes yapılanmalarından birinin Başkan yardımcısıdır. Bu şahıs daha önce bizim kurumumuzla ilişki içerisinde olmuş, fakat süreç içerisinde disiplinsizliği ve güvenilmez olduğuna karar verildiği için uzaklastirilmistir. Kendisi bu duruma 1 sene hiç ses çıkartmamıştır.. Uzaklaştırılmayı egosuna kabul ettirememiş olmalı ki, eline geçirdiğini sandığı ilk fırsatta yani 1 yıl sonra, kendince bir rövanş mantığı ile, bir takım yazılar yazarak bizlerin „ipliğini pazara“ çıkartmıştır!.
Bizler bu tarzdaki düzeysizliklerle -artık- muhatap olmamak için, ’’her delinin bir sahibi mutlaka vardır “ mantığıyla, bu kişiye nasihatte bulunabilecek bir büyüğünü, arama kararı aldık..
Fakat bu kişinin bu tarzda herhangi bir bağlantısı bulunmadığını anladık. Şaşırdık.. Bu tespit bizi daha detaylı araştırmaya itti..
Bu kadar „Abhazya aşığı“ Azmi Berberoğlu’nun, Almanya’ya gelmeden önce, Türkiye’deki herhangi bir Abhaz-Adige kurumuyla bir bağlantısının bulunup bulunmadığını araştırdık.. Bulamadık!.
2003-2004 yılları arasında Köln şehrindeki Dernekte kendini Abhaz Kuadzba sülalesinden olarak tanıtmış.. Oradaki çalışmalara katılmış!.. Kısa süre sonra, yaşı ve talebi nedeniyle yönetim kademesine gelmiş!.. Genç insanları kendi „örgütleme mentalitesine“ göre, organize etmeye çalışmış!..
Köln ve civarındaki Çerkeslik bilincine sahip ve değerlerini önemseyen yiğit insanlarımız; „bu mentalitenin Çerkeslikle bağdaşmadığını, bu şekilde devam edilemeyeceğini“, kendisine oldukça kibar!. bir dille ifade ederek, yönetim kurulu kararı ile, onun Dernekle alakasını Guiness rekorlar kitabına girebilecek kadar az bir sürede (1 ay) kesmişlerdir.(Bu konuya tanıklık eden kişi, cemiyetimize uzun yıllardır hizmet etmekte olan bir Adige kardeşimizdir.)
Daha sonra Azmi Berberoğlu, belli cevrelere „dahil“ olabilmek için, sanal ortamlarda yazıp-çizmeye, „daldan dala,“ kendince bir takım etkinliklerde bulunmaya başlamıştır..
Bu yazışmalardan çarpıcı bir örnek olarak, CCanada sitesinde ki, iki kişi bir konuda yazışırken, üçüncü kişi olarak araya girmiş ve tartışma platformundaki tanımadığı muhatabına „esip-kükremiş“ sonra da yere serilmiştir!.. Bunu yaptığı „gaflardan örnek“ olarak aşağıya koyuyoruz...
Abhaz diasporasında anavatan-dernek çalışmalarına çok büyük katkılar sunmuş ve sunmakta olan, değerini „herkesin“ bildiği bir insanımıza, üslup konusunda ders vermeye kalkmıştır. Ders vermeye kalkıştığı kişi Kopsirgen Orhan beydir, Orhan bey bu „karışma ve sataşmaya“ karşı, içgüdüsel olarak her Abhazın yapacağı gibi tepkisini göstermiş sonra da kendisini tanıtmasını rica ederek, bu tarza sahip bir yaklaşımı kabul edemeyeceğini açıklamış ve ona bazı sorular sormuştur.. Bu konu ile alakalı yazışmaların bir kısmını burada sunmak istiyoruz. Kopsirgen Orhan Bey’in, bu hareketimizi mazur göreceğine inanıyoruz..
 



Azmi Berberoğlu 06.11.2005
- Siz tanımadığınız insanların fikirlerini eleştirmek yerine onlara HAKARET etmekten zevk alıyorsunuz.

Sizden küçük bir ricada bulunmak istiyorum. Sayın Qabardey'e hitaben yazdığınız yazıdaki KABARDEY ismi yerine kendi isminizi YAZIN ve okuyun. Eminim ki yazıdan sizde oldukça rahatsız olacaksınız. Zira sayın Qabardey'in fikirlerine karşı olmak yerine sürekli ona hakaretler yağdırıyorsunuz.

Bu sütunlardaki tartışmaları daha verimli ve sonuç alıcı kılmak adına istirhamım FİKİRleri değerlendirip, onlar hakkında yazalım, kişiliklere hakaret etmeyelim.

Azmi Berberoğlu 09.11.2005 10:03:16
Yazılarınızda böyle bir üslup kullanmayı alışkanlık şekline getirmişsiniz gibi bir izlenim edindim. Gençlerimize iyi örnek olmak gibi bir SORUMLULUK taşıyoruz.

Özetle amacım yazılarınızdaki HAKARET içerikli sözcükleri mümkün mertebe kullanmamanıza yönelik bir eleştiri idi. Hiç kimsenin aklına ilk gelen sözcüğü ölçüp tartmadan yazma-konuşma hakkı olamaz, olmamalıdır da. (Hakaret içerikli.)

(Bakınız bu sütunlarda UYGUN olmayan üslup kullanıldığı için, bazı tartışma başlıkları, tartışmaya kapatılmak zorunda kalınıyor.)

Hepimiz yazıp-söylediklerimizin arkasındayız tabii ki, ancak diyalogun devamı için HAKARETSİZ ÜSLUP şarttır.

THAMADE'lik aynı zamanda SORUMLU olmayı gerektirir. Bu nedenle, her konuda olduğu gibi üslup konusuna hepimizin dikkat etmek durumunda olduğumuzu bir kez daha yineliyorum.

Kopsirgen Orhan bey ise, Azmi Berberoğlu’na gereken cevapları verdikten sonra aşağıdaki soruları soruyor:

Sorularım;
1) Köyünüz
2) Köyünüz de yaşayan sülaleler (şehir ya da kasabalara göç edenler ve köyde kalanlar ayrı ayrı belirtilirse daha iyi olur).
3) Üye listesinde sizin sülale adınızı KOZBA olarak okudum.KOZBAlar Abaza'dır. Hem Abhazya’da ve hem de Karaçay Çerkessk Cumhuriyeti’nde yaşayan Kozbalar vardır.
4) Eğer gerçekten siz Kozba iseniz atalarınız Abhazya’dan mı, yoksa Karaçay Çerkessk Cumhuriyetinden mi göç etti?
5) Dil biliyor musunuz ? Abazaca ya da diğer Kafkas dillerinden birini?
6) Evli misiniz ? Evli iseniz eşiniz Kafkasyalı mı? Dil biliyor mu?
7) Yazılarınızın tamamını okumuş değilim beni bağışlayın ama okuyacağım. Siz Kafkasya’ya hiç gittiniz mi? Gittiniz ise izlenimlerinizi açıklar mısınız?
8) Parantez bilgi: Kafkas Abhazya Kültür Derneği Başkanı İLHAN KOZBA benim çok iyi tanıdığım bir kişidir. Sizleri ondan sordum. Telefon konuşması yaptığınızı belirtti ve Kuşha (Asetin) kökenli olduğunuzu söyledi, doğru mudur? Sakın yanlış anlaşılmasın Kuşhalar da yani Osetler de Kafkasyalıdır. Ağabeyimin eşi de Asetin’dir. Benim köyümde en azından şu anda 6 Asetin gelini var.

Sevgi ve Saygıdeğer Kardeşim;

Belki sorma gereğini duyarsın diye yukarıda yazılı olan soruları ben kendim için cevaplandırıyorum.
1) Benim köyümün Üst başlık altında Çerkesce yani Abazaca adı LO KIT’dir. (Loların köyü 1859 yılında Karaçay Çerkessk Cumhuriyeti’nden göç etmiştir. Şu anda köyümde 35 hane vardır. Benim yaşımda olanların hepsi (benim doğum tarihim 1948) gayet iyi bir şekilde Abazaca konuşabilmektedir. Ancak bu gün itibariyle Abazaca konuşanların sayısı oldukça azalmaya başlamıştır. Benim köyüm de değil on yıl; beş yıl sonra herhalde Abazaca konuşan kalmayacaktır. Benim köyümden şu anda üç aile Abhazya’ya göç etmiştir. Bu göç edenlerin hepsi de yaşamlarından memnundur.
2) Şu anda köyümde yaşayan mevcut sülaleler: KOKA-MUKA -(MUKBA)-GONA- CKOTAN-AYSAN-NIR-APSA-NEPŞ-VAZ-HAŞSA-AJİ-KAM-KIK-HAPAT- ÇAGO- KOPSİRGEN
3) Benim sülale adım KOPSİRGEN’dir. Atalarım 1859 yılında Kafkasya-Karaçay- Çerkesk’ten göç etmişlerdir. Sülale damgamız vardır.
4) Türkiye’de ve Abhazya da ve Karaçay Çerkessk Cumhuriyeti’nde tanıdığım bir çok Kozba vardır. Bir daha tekrarlayım. Türkiye Abhaz Derneği Başkanı İlhan Kozba ile 27.09.2005 ve 06.10.2005 tarihlerinde Kutlama Günü’nde Abhazya da idik.
5) Ben Abazaca dilini öğünmek olmasın gayet iyi biliyorum. Okuyup yazıyorum ve tercüme de yapıyorum.
6) Evliyim. Eşim Kabardey. Onun içinde övünmüş olmayalım. Mükemmel Kabardeyce bilir. En azından konferans verebilecek durumda ve de Karaçay Çerkessk Cumhuriyeti’nde bu özelliğini de göstermiştir.
7) Ben 1968 yılından itibaren Kafkasya ile yazışmaya başladım. 1990 yılından itibaren de her sene Kafkasya’ya bir kaç kez giden bir kişiyim. Abhazya savaşını adım adım izlemiş ve o acı günleri yaşamış bir kişiyim.
8) Kozba İlhan'ın (Kıymet) verdiği bilgiler doğrultusunda kendinizi ortaya koyun ve ondan sonra yazalım. 
 




(Azmi Berberoğlu’nun cevabı!..)
Öte yandan benim yazılı olarak deklare ettiğim, şahsıma ilişkin bilgileri sorguluyorsunuz. Anlayamadım nedendir. Merakinizi gidereyim, bilgilerim CC’de kayıtlı, halen Almanya’da yaşıyor ve Köln Üniversitesi’nde
(FHK) DOKTORA çalışması yapıyorum. BEŞ çocuk babasıyım. İlk oğlum GIDA Mühendisi, diğerleri okuyorlar. Abhazca öğrenmeye çalışıyorum, bu konuda yardımcı olabilirseniz çok da memnun olurum.

Sayın İlhan KIYMET'le Ahmet KUŞHAN isimli bir ALAN arkadaşım vasıtasıyla telefonda tanıştım
(A. Kuşhan evlilik vasıtasıyla akrabamızdır). Başkaca ortak tanıdıklarımızda vardır;
örneğin sayın Dr. Batıray ÖZBEK gibi.

Ancak bunların hiçbirisi yaptığım eleştirinin haklı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Dilerim bir küçük kardeşinizden gelen bu yapıcı eletirleri dikkate alır, gereksiz diyaloglara izin vermezsiniz.

Bakın sevgili ORHAN ağabeyim, (benden 7 yaş büyük olduğunuz için size böyle hitap ediyorum.)

Yazılarımı bir kez daha ve dikkatlice okuyun, eminim ki, yazdıklarımın burada yazışan insanların birbirlerine daha saygılı ve kırıcı olmamaları adına yazılmış ve son derece yapıcı açıklamalar olduğunu göreceksiniz.

Ben Rusya'ya birkaç kez gittim ancak KAFKASYA’YA henüz özel bir seyahatim olmadı, planımızda ailece 2006 yılında bir-iki haftalık bir gezi yapmak var (ABHAZYA'ya).
Saygılarımla.

Not: Siz çok gittiğiniz için bilirsiniz diye soruyorum.. OTOMOBİL ile gitmeyi tavsiye eder misiniz? ……………………………………………………………………………………………………
Yazışmalarda, Üslup konusunda çok hassas olunması gerektiğini devamlı vurgulayan Azmi Berberoğlu, toplumsal dayanışmalarımızda önemli aktif görevlerde bulunmuş insanlarımıza ve oluşturdukları kurumlara,
canının istediği şekilde hakaretler ederek hitap edebiliyor olması, sorulan sorulara NET cevap vermemesi,
onun nasıl „biri“ olduğu hakkında bilgi vermektedir!.
Kendisinin ortak tanıdıklar olarak gösterdiği Kişilerin onunla ilgili‚’’referanslarını’’da çok iyi bilmekteyiz.



AZMİ Berberoğlu kısa özgeçmişi (Kendi tanımıdır)
1955 K.Maras dogumluyum, lisans egitimini Adanada tamamladiktan sonra, Dört Holding(?)'te üst düzey görevler yaptim. 1986 yilinda kendi sirketimi(?) kurarak ticari yasama katildim. Emekli oldum ve gencligimde tamamlamadigim DOKTORA(?)calismami yapmak üzere ALMANYA'dayim. Akademik calismanin(?) yaninda uluslararasi bir KONSORSIUM(?)'un danismanligini ve Türkiye temsilciligini yapmaktayim.
Kategori: Ekonomi - Finans
Cinsiyetim: E
Eğitimim: Üniversite
Mesleğim: İşletme
Yaşadığım Ülke: Almanya
İlgi alanlarım: Ekonomi-Spor-Zeka oyunlari
Sevdiğim Kitaplar: Belgesel yayinlar
Sevdiğim Müzikler: Halk ve TSM
Sevdiğim Filmler: Aksiyon-Tarihi
Sevdiğim Yemekler: Tavuk-Pirinc pilavi
?????????????????????????????????????????????????????????????

Bu tanımlamalar bizim toplumumuzun ihtiyaç duyduğu tanımlamalar kesinlikle değildir.Bizim cemiyetimizin önemsediği tanımlamaları yukarıda Kopsırgen Orhan bey talep etmiştir Bu talebe doyurucu açıklamalar yapılamaması bu kişiliklere kurumlarımızın şerh koyması için yeterli zemini oluşturmalıdır ve bu konu açıklığa kavuşturuluncaya kadarda tavır devam etmelidir.Topluma,davaya hizmet 3-5 yıllık tarihleriyle(?) ortaya çıkıp liderliğe soyunan ’’Saray soytarısı kişiliklerin’’ üzerinden yapılamaz.
Bizler toplumu,vatanı için maddi manevi hertürlü külfeti çekenleri,Tırlar dolusu tıbbi malzemeleri Anavatanların da çok ihtiyaç duyulan materyalleri ,Avrupa da ve Türkiye de sabırla çalışıp toplayarak yollayanları,tedarik ettikleri malzemeleri bizzat başında durarak rahat Avrupa yaşamını bırakarak günlerce aç susuz vatanına ulaştıranları çok iyi tanıyoruz.Bu insanlar bu tarz liderlik konuları sözkonusu olduğunda ses çıkarmadan tevazu ile beklerken bu tip kişiliklerin rağbet görererek belli mesafeler katetmesi Toplumuzun Örgütlenme konularında şapkayı öne koyarak çok ciddi kararlar almasına vesile olmalıdır.

Yanlışı gören ve önlemek için elini uzatmayan, yanlışı yapan kadar suçludur.

Bizlerin „bu tarz provakatif“ yaklaşım ve yakıştırmalara anında refleks göstermeyişimizin sebebi, kurumsal yapılarımızın bu tip durumlarda, düşünerek, aralarında bilgi alış-verişinde bulunarak, detayları tartışarak, ortak karar sonucu açıklamalarda bulunması anlayışından kaynaklanmaktadır..
Sözkonusu şahıs ile ilgili bu açıklamamızın nedeni de, yukarıda belirttiğimiz, mücadele tarihimizde yeralan „malum kişiliklerle“ benzerlikler gösterdiği içindir. Kurumumuz kişilerle alakalı konuları, ancak bu „bu tarz“ bir içerik taşıyorsa, ortaya koymak yaklaşımındadır.
İnsanların kişilik ve düşünceleri değişebilir, fakat hedefimiz ve kurallarımız (Aloysha-Xabze) kimse için değiştirilemez.
Bu kişiliklerin, bu tarzdaki yazıları, Uslüba yönelik müdaheleleri ve toplumumuza hizmet veren insanlarımıza karşı, hakaret dolu yazılar yazabilmeleri, bizlerin, Aphafüiara ve Aloysha Xabze çerçevesini aşmamaya yönelik dikkatli tavrımızdan kaynaklanmaktadır..
Bizim bu tavrımızın beraberinde, yaşatmakta olduğumuz başka bir özelliğimiz daha vardır. O da kararlılığımızdır.
Kararlılığımızın sonuçlarının gösterileceği yer, buradaki gibi satırlar olmayacaktır.Sözler ve Uyarılar olacaktır.. Konuya muhatap unsurlar „kendi kültürümüzün mahkemelerinde“ hesap verip, mutlaka bedel ödeyeceklerdir.

AIKZE adına
Başkan
Tsugba Murat Elmas

www.info@aikze.com Bu e-posta adresi spam korumalıdır. Lütfen JavaScriptleri etkinleştirin.


ETİKETLER :
Facebook Facebook Digg Digg Google Google Del.icio.us Del.icio.us
Azmi BERBEROGLU - Aikze ismini kullanarak iftiraya son verin.

Sn. Atan, Sözkonusu bildiride sunulan ve sahsima hakaret ve iftira niteligi tasiyan, ASILSIZ ve Sahtekarca kaleme alinmis, hasta ruhlulara ait bu bildiri, tarihin sasmaz aydinlaticiligi sayesinde gün isigina cikmistir. Bildiri tarihinde AIKZE islevsiz ve bu iftiralari yazan densizde yetkisizdir. Kisisel meselelerini Aikze ismini kullanarak sürdürmek istemislerdir. Tarih, bu alcakligi yapanlari ve söyledikleri yalanlari ortaya cikartmistir. Aikze konusunda, bütün söylediklerimiz birer birer dogrulanmistir. Bu haysiyetsizlik metnini 1- siteden kaldirin yada 2- Cevap metnimi ayni Puntolarla yayimlayin ( eski aciklamalarimizi CC sitesi yayimladi, siz pasgectiniz, birzahmet oradan alip yayimlayin, ve gercekleri halkimizin bilgisine sunun. ) Sahsimin, genel sitelerde yayimlanmis yazilarini alintilayip, sahtekarliklarini laf kalabaligina getirmek isteyenlere, lütfen daha fazla izin vermeyin.

Bütün Yorumları görmek için tıklayınız!
Hava Durumu
ANKET
Aleksandr Ankvab'ın Siyasete Dönüşünü Onaylıyormusunuz
Diger anketlerimiz için tıklayın...
Yol Durumu

©
Copyright 2011 Abhazyam.com Her hakkı saklıdır.