RSS / XML
Foto Galeri
Video Galeri
Bu haber 17 Kasım 2019, Pazar 15:46:38 tarihnde eklendi. 466 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Ermenistan – Türkiye İlişkileri!

STANİSLAV TARASOV “PASHİNYAN, TÜRKİYE İLE BARIŞMA FİKRİNDEN VAZGEÇTİ, ABD’DEKİ ERMENİ DİASPORASINA AYAK UYDURMAYA BAŞLADI!”
Ermenistan – Türkiye İlişkileri!
16/11/2019. Moskova. 15 Kasım 2019. Stanislav Tarasov. REGNUM. Foto: Azerbaycan Devlet Başkanlığı. Çeviri: Fatih Atan (A’tanba - Тванба). Rusya Federayonu Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov her ne kadar, Erivan’da “Ankara ile Erivan arasındaki ilişkilerin normalleşmesini geliştirmek için ellerinden geleni yapmaya” hazır olduğunu söylese de, okları “her iki tarafın ilgi alanları” yönüne doğru çevirdi. Ermenistan Başbakanı Nikol Pashinyan ise, Türkiye ile ilişkilerini normalleştirme arzusunu ortadan kaldırdı ve Amerika’daki Ermeni Diasporasına ayak uydurmaya başladı.
 
Ermenistan Başbakanı Nikol Pashinyan, Milletvekili Arman Babajanyan’ın Ulusal Meclis’te Türkiye ile ilişkilerin olası normalleşmesi hakkında bir sormuş olduğu soruya yanıt vererek, bu konuda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un son günkü açıklamasını dikkate alarak şunları söyledi: “Eğer biri ocak ayı sıralarında Sevan'da (Sevan ya da Gökçe gölü; 940 km2 ile sadece Ermenistan’ın değil, Güney Kafkasya’nın en büyük gölü – Abhazyam.com) yüzmeyi teklif ediyor ise, o zaman bu öneri çok mantıklı olmayacak, ancak Temmuz ayı döneminde, bu öneride bir mantık olabilir. Bölgesel durum ve atmosfer bunun Şubat olduğunu gösteriyor - ve bir şeyler toplamanız için, yüzmeye, soğuk algınlığına yakalanmanıza gerek yok. Sevan'da yüzmek iyidir, ancak biri teklif ettiğinde hemen gitmemelisiniz, sokağa bakmanız, takvime bakmanız ve kendinizi buna göre yönlendirmeniz gerekir.” Dedi.
 
Siyaset dünyasında meteorolojik terimler veya görüntüler kullanmak sıradan bir iş değildir. Pashinyan,ilk kez 2018 Mayıs'ında (Sevan -  Sevan Gölündekideki yüzme sezonunun başlangıcında –S. Tarasov) Erivan'daki “kadife devrimin” zaferinden birkaç gün sonra, “koşulsuz olarak” Türkiye ile ilişkilerini normalleştirme olasılığından söz etmişti. Daha sonra bu fikrini Temmuz ayının sonunda (Sevan’daki yüzme sezonunun en üst dönemi - S.T.) St. Petersburg'da Rus kültür gurupları ile düzenlenen bir toplantıda yineledi. doğru, Pashinyan, Türk tarafının Ermenistan'la olan ilişkilerini üçüncü bir ülkeyle, yani Azerbaycan'la olan ilişkileri ile bağlatılandımasını garip buldu. Son olarak, 2018’in 1 Kasım’ında (yüzme sezonunun sonunda - S.T.), Başbakan bu konuyu Ulusal Meclis’te konuşarak daha geniş bir versiyonda ele aldı. “Türkiye ile var olan sınırımız bizim tarafımızdan engellenmiyor, Karabağ çatışması nedeniyle Türkiye tarafından engelleniyor ve bu kötü bir politika” dedi. “Eğer birisi bu biçimde Ermenistan ve Artsakh halklarının (Ermenistan'ın Dağlık Karabağ için Ermeni tarihi adına kullandığı terim - S.T.), Karabağ anlaşmazlığının çözümünün bir ya da başka bir versiyonuna rıza göstermesinin mümkün olacağını sanıyorsa, çok yanılıyor demektir” dedi.
 
Bu nedenden dolayı, konumun genişliği bu boyutta bulunuyor - Türkiye ile ilişkilerin yeniden başlatılmasından Karabağ anlaşmazlığının çözümüne kadar seçenekler “koşulsuz olarak” belirlendi. Bu zaman dilimi, sorunun, dışişleri bakanları düzeyinde çözülmesi, Ermeni ve Azeri liderlerinin kişisel toplantıları hakkında Erivan ve Bakü arasında yoğun bir diyalog yaşandığı zamana rastlıyor. Görüşmelerin ayrıntıları ve detayları bilinmemektedir, ancak Pashinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev tarafından “paket senaryo” olarak değerlendirildiği bir versiyon bulunuyor: Karabağ müzakereleri, Ermenistan ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin restorasyonu ile desteklenmeli. Başbakan daha sonra Moskova’ya danışmadan hareket etti, görünüşe göre selefi Serj Sarkisyan’ın başlattığı “Zürih Deneyini” daha başarılı bir şekilde tamamlamayı ümit ediyor ve “Türkiye’nin“ belirli bir anlaşmaya imza atması gerekiyordu ”diyerek olası bir Aliyev-Pashinyan zirvesine destek verdi. 
 
Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un Ervan’daki konuşmasında, Ekim 2009’da Moskova’nın Ermeni-Türk protokollerinin Zürih’te ne kadar başarılı bir biçimde sonuçlanmasına etkin bir biçimde destek verdiğini hatırlatmasına rağmen, “Karabağ sorununun çözümünde, özellikle bu belgenin yürürlüğe girmesini beklemenin gerekmediğini” belirtmesi sıradan bir şey değil. Ancak, Lavrov aynı zamanda Moskova’nun konumunu bu arada ilk kez açık bir biçimde belirtmiş oldu. Lavrov’a göre “Bu konuda büyük şüpheler vardı, ancak Ermenistan, başarı olacağaından emindi, çünkü ona “söz verdiler”. Amerikalılar, Sarkisyan’a tam olarak ne vaat ettiler, bu sürecin ana başlatıcıları hakkında, ancak tahminde bulunabiliriz.   
 
Ona göre, “Bu konuda büyük şüpheler vardı, ancak Ermenistan'da başarıya emindiler, çünkü“onlara söz verdiler ”. Amerikalıların, bu sürecin ana başlatıcıları olarak Sarkisyan'a tam olarak vaat ettikleri şey, ancak bunun üzerinde tahminde bulunabilir. Eğer Türkiye Zürih protokollerini onaylamış olsa idi, Ermenistan'la diplomatik ilişkilerini yeniden kuracak ve sınırlarını açacaktı, bu durum bölgedeki jeopolitik konumu büyük ölçüde değiştirecek ve Dağlık Karabağ sorununda birçok farklı kombinasyonu ortaya çıkararak çözüm umutlarını etkileyecekti.
 
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın o dönemlerde, Dağlık Karabağ sorununu bir bütün olarak gördüğünü ve Ermenistan'ın Rusya ile olan işbirliği bağlamında görmediğini belirtmesi, ama, daha doğrusu, Ermenistan faktörünü sadece Güney Kafkasya yönünde değil, Türkiye karşısında da caydıcı bir unsur olarak değerlendirmesi bir sır değil. Bizim görüşümüze göre bu durum, Bakü tarafından, Ankara üzerinde baskı oluşturmaya teşvik eden bir unsur olarak görüldü ve Dağlık Karabağ sorunun çözümü için Erivan ile ilişki kurmaya başladı. Ancak, gelişen süreç içerisinde Ankara’nın “Arap Baharı” ve Suriye Krizi içerisine “sürüklenmesi” sonrasında, Azerbaycan’ın Türkiye geçiş köprüsü aksamaya başladı. Orada, Bakü için büyük oranda beklenmeyen iç politik karışıklıklar ve jeopolitik türbülans süreçleri başladı. Bakü’lü bir siyaset uzmanın yazdığı gibi “diğerlerinin belirtileri, pek de az önemli tehlikeli unsur” olarak ortaya çıktı.           
 
Ortadoğu’da ortaya çıkan Kürt sorunu, yanında “Ermeni Sorunu”nuda sürüklemeye başladı, çözümün sadece Erivan ile ilişkili olamayacağı ortaya çıktı. ABD, 35 yıl sonra Temsilciler Meclisi’nde ilk kez 1915 Ermeni Soykırımı’nın kabul edilmesi ile ilgili kararı kabul ederek saldırıya geçti, ancak bu, Amerikan – Türk ilişkileri bağlamında bulunuyor. Lavrov, Erivan’da yaptığı açıklamada böyle bir durumda “Ankara ile Erivan arasındaki ilişkilerin normalleşmesini geliştirmek için ellerinden geleni yapmaya” hazır olduğunu söylese de, okları “her iki tarafın ilgi alanları” yönüne doğru çevirdi. Buna karşılık olarak Pashinyan ise, kendi “Metorolojik Barometre” yeteneklerini kullanarak, “sokağa, takvime bakmak ve buna göre gelişmeleri yönlendirmek” gerektiğini düşünüyor. Türkiye ile ilişkileri normalleştirme arzusu ortadan kalktı, ABD’deki Ermeni Diasporasına ayak uydurmaya başladı.  
 
Ancak bununla birlikte son on yıl içerisinde Kafkasya ve Orta Doğu’da yaşanan olayların nasıl gelişeceğini kim bilebilirdi, eğer Ankara, Zürih Anlaşmasındaki  kendisine ait protokollerin bir bölümünü yaşama geçirmiş olsa idi ve bugün Türkiye, Rusya ve ABD arasında nasıl bir ilişki olacaktı?
 
Kaynak: https://regnum.ru/news/polit/2779434.html
 
www.abhazyam.com 

ETİKETLER :
Facebook Facebook Digg Digg Google Google Del.icio.us Del.icio.us
Bütün Yorumları görmek için tıklayınız!
Hava Durumu
ANKET
Aleksandr Ankvab'ın Siyasete Dönüşünü Onaylıyormusunuz
Diger anketlerimiz için tıklayın...
Yol Durumu

©
Copyright 2011 Abhazyam.com Her hakkı saklıdır.