Erdoğan’ın Putin Ziyareti Üzerine!

27/08/2019. Suhum. 27 Ağustos 2019. Sputnik Abhazya. Çeviri: Fatih Atan (Atanba - Тванба). Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Moskopva ziyaretinin asıl amaçlarından birisi İdlib’de uzlaşma sağlanmasına varılmasını denek istemesidir. Ankara, Suriyr Devlet Güçleri ve onları destekleyen Rusya ile doğrudan bir çatışma içerisine girmek istemiyor.

Rusya ve Türkiye liderleri Vladimir Putin ve Recep Tayyip Erdoğan, 27 Ağustos Salı günü Zhukovski'deki MAKS-2019 hava gösterisini ziyaret ettikten sonra görüşecekler. Başkanların ne hakkında konuşacaklarını RIA Novosti Haber Ajansı değerlendiriyor.

Acil ziyaret

Devlet Başkanlığı sözcüsü Dmitry Peskov gazetecilere verdiği demeçte, "Devlet başkanı yarın yoğun bir gün geçirecek. Zhukovsky'deki forumun gösterimini izleyecek ve elbette ikili görüşmeler yapacak." Dedi. Akşam Putin, WorldSkills Şampiyonası kapanışında Kazan'da olacak.

27 Ağustos - 1 Eylül arasında gerçekleşecek olan MAKS geleneksel olarak endüstri fuarı olarak gündeme gelecek, ancak Türkiye cumhurbaşkanı Suriye Idlib'deki durumla daha fazla ilgileniyor. Bu konuyu görüşmek üzere, telefonla değil, Erdoğan şahsen, Rusya'ya uçuyor.

Erdoğan, Moskova’ya gidişi sırasında "İdlib'de Suriye rejiminin ateşkes ihlalleri devam ediyor. İki gün önce bu konuyu Başkan Putin ile telefonla görüştük. Yarın bir delegasyonla Rusya'ya gidiyorum. Bu sorunu tekrar Putin'le görüştük. Umarım sorun çözülecektir." dedi.

Suriye Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı, 23 Ağustos Cuma günü yaptığı açıklamada, Hanunun kentinin ve Hama eyaletinin kuzeyindeki bir dizi köyün terörden temizlendiğini ve ülkenin bütün ülkesinin kurtuluşuna kadar kuzeydeki birliklerin ilerlemesini sürdürme niyetinde olduğunu açıkladı.

Ankara’nın inisiyatifi ile 23 Ağustos’da, Erdoğan ile Putin arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşti. Kremlin açıklamasında, liderlerin İdlib’te, bu bölgeden kaynaklanan terörist tehdidi ortadan kaldırmak ve 17 Eylül 2018’deki Sochi mutabakatının uygulanmasını sağlamak için ortak çabaları yoğunlaştırmayı kabul ettikleri belirtildi.

Erdoğan da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ordusunun eylemlerinin ülkedeki insani bir felakete yol açtığı gerçeğine dikkat çekti.

İdlib Kazanı

Idlib eyaleti ve Hama eyaletinin bitişik kısmı Suriye'de silahlı muhalefetin faaliyet göstermeye devam ettiği tek yer olmaya devam ediyor. Neredeyse bir yıl önce, Moskova ve Ankara bu bölgedeki ateşkes konusunda hemfikirdiler, orada Türk ve Rus gözlem istasyonları oluşturuldu. Ancak ateşkes sağlanamadı. Düzenleme için başka bir girişim Ağustos ayı başlarında yapıldı.

Nur-Sultan’da (Kazakistan – abhazyam.com), 1 Ağustos’tan 2 Ağustos’a kadar süren görüşmelerden sonra İdlib’de ateşkes rejimi yürürlüğe girdi. Ancak, Hayyat Tahrir el-Şam koalisyonunun militanları (Rusya tarafından Terör Örgütü olarak nitelendiriliyor) bunu görmezden geldiler. Bunun üzerine Rus ordusu 4 Ağustos’ta Idlib çatışmazlık bölgesinde 20 yerleşim yerine bombardıman başlattı. Buna cevaben, 5 Ağustos'ta Suriye Silahlı Kuvvetleri Komutanlığı teröristlere yönelik operasyonlara yeniden başladı. 7 Ağustos'ta Suriye ordusu, Idlib ilini sınırlandıran kuzeybatıdaki Arbain şehrinin kontrolünü yeniden ele geçirdi ve 45 militanı ortadan kaldırdı. İki gün sonra, teröristler hükümet birliklerine karşı saldırıda bulundular. On Suriyeli asker öldürüldü, 20'den fazla kişi yaralandı.

Sonunda Suriye ordusu, Han Şeyun’un kuşatılmasını tamamladı. Ancak 19 Ağustos'ta, bir Türk zırhlı araç konvoyu Suriye sınırını geçti ve kuşatılmış şehre doğru ilerledi - muhtemelen ildeki Ankara kontrolünde bulunan gruplara yardım etmek için gidiyorlardı. Suriye ordusu 23 Ağustos sabahı kuşatılmış şehre girdiğinde, orada sadece Türk ordusuyla karşı karşıya geldiğinde, militanlar gece kuşatma bölgesini terk ettiler.

Türkiye Konvoyunun Suriye Hava Kuvvetleri tarafından bombalanmasından sonra, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ankara'nın "askerlerinin güvenliğini sağlamak için her şeyi yapacağını" ve Beşar Esad rejiminin "ateşle oynadığını" belirtti.

Rus Bilimler Akademisi Doğu Araştırmaları Enstitüsü Arap ve İslami Çalışmalar Merkezi'nin kıdemli araştırmacısı Boris Dolgov, konu hakkında RIA Haber Ajansına “Türkiye, Suriye'deki çatışmalarda, özellikle de İdlib bölgesinde kendi çıkarlarıyla ilgileniyor, Bu demektir ki – Ankara’nın ılımlı olarak nitelendirdiği, ve Türkiye’nin destek verdiği silahlı eylemci gurupların korunması politikası ile ” yorumunda bulundu.

Suriye sınırında, Kürt kuvvetlerine karşı bir operasyon yürüten Türk kuvvetlerinin varlığı karşısında, Şam defalarca bu gelişmelerin yasadışı olduğu açıklamalarında bulundu ve Ankara’yı askerlerini geri çekmeye çağırdı.

Suriye ile Türk kuvvetleri arasında giderek gerçekleşen doğrudan silahlı çatışma, bir bütün olarak Rusya-Türkiye ilişkilerini tehlikeye atabilir.

Peskov, ziyaret arifesinde yaptığı açıklamada “Türkiye çok yakın bir ortağımız, müttefikimiz. Genel olarak askeri teknik işbirliği gibi hassas alanlarda yakın olan çok gelişmiş ticaret ve ekonomik ilişkiler içerisinde birlite hareket ediyoruz. Türk Akımı gibi büyük projeler hayata geçiriliyor. S-400 Füze Savunma sitemleri gönderilerimiz devam ediyor." dedi.

Erdoğan, Ankara’da düzenlenen Türk Büyükelçileri Konferansında yapmış olduğu konuşmada, Ankara’nın yapılan ortak projelerin önemine vurguda bulundu. Erdoğan “Hem Suriye'de hem de enerjiden turizme Rusya ile yakın ilişki içindeyiz. Yıl sonuna kadar, Rus gazının Avrupa'ya gideceği Türk Akım doğal gaz boru hattının inşasını bitireceğiz. Rusya ile birlikte Suriye'de önemli ilerleme kaydettik ve İdlib’deki trajediyi önledik "dedi

Her biri 15.75 milyar metreküp kapasiteli iki boru hattından oluşan bir gaz boru hattının yapımını içeren Türk Akım projesi, Rus gazının Türk tüketicilere tedarik edilmesini ve Güney ve Güneydoğu Avrupa ülkelerine gaz temini için tasarlanmıştır. Boru hattı işletiminin 2019 sonundan önce başlatılması planlanmaktadır. Ve Putin'e göre, projenin uygulanması büyük ölçüde Türkiye Cumhurbaşkanının "erkek karakter ve siyasi iradenin en iyi niteliklerini" göstermesi nedeniyle başlatıldı.

Erdoğan'ın tam bağımsızlık gösterdiği bir başka konu da, en son Rus S-400 hava savunma sistemlerinin satın alınması. Türkiye ve ABD arasında uluslararası bir skandal başlamıştı: Washington, anlaşmayı bırakıp Patriot Füze Sisteminin satın alınmasını talep etti. Amerikalılar en son F-35 savaşçılarının Türkiye'ye satışını geciktirmek veya hatta iptal etmekle tehdit etti, ancak Ankara taviz vermeyi reddetti.

Havacılık, seyir ve balistik füzeleri yok etmek için tasarlanan S-400 Hava Savunma Sisteminin dört bölümünün tedariki için 2017 yılında, taraflar arasında 2,5 milyar dolarlık bir sözleşme imzalandı. Türkiye, işlemin bir kısmını kendisi, bir kısmını da – Rusya'dan alınan kredi karşılığında - ödeyecek. Teslimatlar Temmuz 2019’da başlatıldı.

Amerikalı lider Donald Trump durumu “Bu konu, kesinlikle bir sorundur” olarak değerlendirdi. Aynı zamanda, gelişmeler hakkında önceki Barack Obama yönetimini suçladı. Bu konuda onun için sorun ülke içindeki durumdu. Bir grup senatör, Trump’ı Türkiye’ye yaptırım uygulamaya çağırdı. Senatörler, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vladimir Putin ile Türkiye’nin ekonomik refahının ve NATO müttefilerinin güvenliğinin zararına olan ilişkilerini derinleştirmeye devam ettiği sürece işbirliğimizde sürekli bir gelişme mümkün olmayacaktır" açılamasında bulundular.

Ancak Türkiye tarafında ise durum farklı görülüyordu. S-400'ü edinme kararının siyasi olmadığını, ancak ülkenin ulusal savunma alanındaki acil ihtiyaçlarından kaynaklandığını vurguladılar. Her ne kadar bu gelişmeler, Türkiye’nin bağımsızlık gösterebildiğini yadsımamış ve böylelikle uluslararası ilişkilerde çok kutuplu bir politika izlemeye niyetli olduğunu göstermiştir.

Kaynak. https://sputnik-abkhazia.ru/