RSS / XML
Foto Galeri
Video Galeri
Bu haber 31 Aralık 2014, Çarşamba 00:12:21 tarihnde eklendi. 1379 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Lakoba, Eshba ve Abhaz Göçmenler

V. İ. LENİN TARAFINDAN TÜRKİYE’YE GÖNDERİLEN NESTOR LAKOBA VE EPHRAHİM ESHBA, ABHAZ DİASPORASI İLE BULUŞTU
Lakoba, Eshba ve Abhaz Göçmenler
31/12/2014. Değerli abhazyam.com izleyicileri, Sovyetler Birliği’nin kurucusu olan V. İ. Lenin’in yakın çalışma arkadaşlarından olan Abhaz asıllı Nestor Lakoba (Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin ilk devlet başkanı) ve Ephrahim Eshba’nın Türkiye’ye yapmış oldukları resmi ziyaret ile ilgili Rusya Devlet Arşivi’ndeki belgeler, bir bir ortaya çıkmaya başladı. 
 
Bu konu ile ilgili bilgi ve belgeleri konu eden görüşmeyi, Rusça aslından çevirerek “Lakoba, Eshba ve Atatürk” adı altında sizler ile buluşturduk.
 
Aşağıdaki yazıda Nestor Lakoba ve Ephrahim Eshba’nın Türkiye resmi ziyaretleri sırasında Türkiye’de yaşayan Abhaz Diasporası ile buluşmalarının bir bölümü bulunmaktadır. 
 
Kafkas – Abhazya Dayanışma Komitesi Başkanı Erdeşan Kobaş (Bganba) Nisan 2010 Tarihinde yazmış olduğu  “Nestor Lakoba’nın Abhaz Diyasporasını Ziyareti.” Yazısını sizler ile Abhazyam.com da bulunan kendi köşesinde buluşturmuştuk. (Bknz: http://www.abhazyam.com/kose-yazisi/298/nestor-lakobanin-dogum-gunu.html)
 
Ancak konu Rusya Devlet Arşivi’nde bulunan yeni belgeler ile güncel olunca, sizlere bir kez daha hatırlatalım istedik. 
 
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Arşivi ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı arşivleri içerisinde Nestor Lakoba ve Ephrahim Eshba’nın Türkiye gezileri hakkındaki belgelerinde gün ışığına çıkması dileğimizi ileterek sizleri yazı ile baş başa bırakalım.
 
Abhazyam.com Genel Yayın Sorumlusu
 
Fatih Atan (A’tanba) 
 
****
 
 
Nestor Lakoba
          
Erdeşan Kobaş Bganba   Nisan 2010
 
20. Yüz Yıl Abhaz tarihinin en önemli iki lideri; Nestor Lakoba ve Viladislav Ardzınba’dır. Her iki önder, 1866 yılında Çarlık Rusya’sının Abhaz krallığını kaldırıp, Abhazya’yı Devlet statüsünden önemsiz yerel bir idareye dönüştürmesinden sonra,  1921 ve 1992 tarihlerinde, iki kez Abhaz Devleti’ni yeni baştan kurmuşlardır.   Mustafa Kemal Atatürk Türk Milleti için neyi ifade ediyorsa, N. Lakoba ve V. Ardzınba’da  Abhaz Ulusu için ayni  mana ve öneme haizdir.  N. Lakoba ve devrimci arkadaşları önderliğinde 31.03.1921 yılında Abhazya SSR Devleti kurulmasa idi şüphesiz özellikle Kırk milyon insanın katili Stalin döneminde Abhazya- Apsnı ve Abhazlar tarih sahnesinden ebediyen silinecekti. Kuvvetle muhtemel 1992 Tarihinde V.Ardzınba Liderliğinde Abhazya Devleti yeniden kurulamayacaktı. N.Lakoba Yeni kurulan Devleti 31.03.1921 yılında Sovyet S. Cumhuriyetler Birliğine onaltıncı Cumhuriyet olarak dâhil etmiştir.  
 
Lenin ve Stalin’in yakın arkadaşı olan N. Lakoba Öldürülünceye kadar Abhazya’nın güçlü devlet başkanı olarak kaldı. 1931 kollektifleştirme sürecini en az zararla yumuşak bir şekilde halletmiştir. 
 
Lenin’in 1924 yılında ölümünden sonra iktidara gelen J. Stalin dönemi Abhazlar için tam bir felaket olmuştur.  Stalin Abhazya’nın statüsünü düşürerek otonom bir cumhuriyet olarak 1931 yılında Gürcistan’a bağlamıştır. Stalin 1938-39 yıllarında Abhazya’nın siyasetçi, aydın, yazar, bilim adamı hâsılı elit insan kadrosunu, yaklaşık iki bin kişiyi katletmiştir. Stalin, Gürcü nüfusunu yoğun şekilde kısa sürede Abhazya’ya iskân ederek, Abhazya’nın demografik yapısını alt üst etmiş ve Abhazlar kendi vatanlarında yüzde yirmi gibi azınlığa düşmüştü. Nestor Lakoba 1936 Katliamında Tiflis’te Stalin’in emriyle Levrenta Beria Tarafından zehirlenerek öldürülmüştür.
 
Nestor Lakoba’nın Abhaz Diyasporasını  ziyareti. 

1920 Aralık ayı ortaları – 1921 Şubat sonu.

Ziyaretin ana gündemi; Diyaspora’nın Anavatan Abhazya’ya geri dönüşü.

1917 Ekim Devrimi’yle son çar Nikola - ailesi katledilerek, Çarlık Rusya İmparatorluğu tarihten silinmiş ve Çarlık ordusu Kafkasya bölgesini boşaltmıştır. Ardından Kafkasya; sonu belirsiz kanlı bir kaosa sürüklenerek, Bolşevik ‘kızıl’ Ordu ile General Denikin komutasında ki Menşevik ‘ beyaz’ Ordu arasında güç savaşına sahne olmuştur. Tıpkı 1991 Aralık ayının sonunda bir gecede Sovyetler Birliği’nin çökmesi ve akabinde Kafkasların kargaşa ve kanlı bir savaşa sürüklenmesi ile tarihin tekerrür etmesi gibi.

Birinci Dünya savaşının başlaması ile Enver Paşa liderliğindeki İttihat ve Terakki kadrosunun Kafkaslar ve Orta Asya’da ki esir millet ve Müslüman halkın özgürlüklerine kavuşturulması ideolojisi çerçevesinde idealistler, bu bölgeleri teşkilatlandırmak üzere gizlice gönderilmiştir.

Enver Paşa ile yakın dostluğu olan ve teklifsiz görüşen Süleyman Bganba 1914 yılı sonunda gönüllü olarak gizlice Abhazya’ya giderek Milliyetçi Abhaz önderleri başta Aleksandr Çaçba, Daruko ipa Tataş Marşan, Cvic Takuy, Stefan Kapba, Nestor Lakoba v.s.ile birlikte direnişi örgütlemeye başlamıştır. Özgürlük için direniş ve milis güçleri teşkilatlandırılırken gündemdeki ikinci belki de en önemli sorun Abhazya’nın; süratli bir şekilde Abhazların aleyhine dönüşen, azınlığa düşüren Demografik yapısının iyileştirilmesi için Diyasporanın anavatana geri dönüşünün sağlanması idi. Rusya da ki Ekim Devrimi sonrası Ordunun Kafkasya’dan çekilmesi fili olarak bu projenin önünü açmıştı.   Osmanlı’da, günün siyasi-askeri konjonktürün de buna sıcak baktığını, desteklediğini söyleyebiliriz. 

Menşevik Gürcistan, Abhazya daki Bolşevikleri bahane ederek, 05.05.1918 tarihinde Abhazya’yı işgal etmesi üzerine, Süleyman Bganba, 27-28 Haziran tarihinde üç çıkarma gemisi ile tamamı gönüllü iki-iki bin beş yüz kişilik Türkiyeli Abhaz milisi Gagra – Sohum ve Oçamçira bölgesine çıkarma yapmak için yola çıkar. Karadeniz’de çıkan şiddetli fırtına yüzüznden Gagra, Sohum’a çıkarma yapacak gemiler geri dönmek zorunda kalır. Ancak Oçamçira’ya başarılı bir çıkarma yapılır. Üç-dört ay süren çatışmalardan sonra, Panöy dağında Gürcistan güçlerini yararak geri çekilmek zorunda kalır. Bir Abhaz’ın ihaneti yüzünden amaca ulaşılamamıştır. Gürcistan güçleri katliama girişir, Abhaz köylerini yakıp yıkar. Tıpkı 14.08.1992 de ki işgalde yaptığı gibi.

Abhazya,  Lenin ve Stalin’in yakın yoldaşları Efraim Yaşba, genç Nestor Lakoba’ın önderliğinde Bağımsız Abhazya S.S. Cumhuriyetini kurma arefesinde; Lenin, Efraim Yaşba başkanlığında Abhazların çoğunlukta olduğu ve Lakoba’nın da aralarında bulunduğu bir resmi heyeti Aralık 1920 tarihinde Türkiye’ye Ankara Hükümetine gönderir. Başbakan, Rauf Orbay, Dışişleri Bakanı Çerkes Bekir Sami Kunduk’tur. Bu ziyaret Sovyetler Birliğinin Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Anadolu ihtilâline siyasi-askeri desteğinin kapısını açar.

Heyet, Diasporada büyük bir coşku ile karşılanır. Süleyman Bey heyetle Ankara’da buluşur. Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü ile görüşmelerin de, gelen heyet İnönü’ye çeşitli hediyeler ve bir Kafkas kalpağı verirler. Süleyman Bey’de İnönü’ye bir kılıç hediye eder. İnönü’nün kalpaklı ve kılıçlı tarihi resminde görülen kalpak ve kılıç işte bu hediyelerdir. Heyet Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay ve Bekir Sami ile sıcak görüşmeler yapar. Nestor Lakoba bilahare doğan oğluna Rauf ismini vermiştir.

Nestor Lakoba ve İsa Maksim Gabaçiye haricindeki Heyet resmi temaslarından sonra geri dönerler. Nestor Lakoba ve arkadaşı İsa M. Gabaçiye 1920 Aralık ayı Ortalarından 1921 Şubat ayı sonuna kadar Melen havzasında ki Kobaşlar köyünde iki buçuk ay Süleyman Beyin evinde Diyasporanın misafiri olarak kalırlar. Nestor Lakoba’nın gelişi Abhaz Diyasporasında büyük heyecan uyandırır. Her gün Eskişehir, Bilecik, İnegöl, Adapazarı, İzmit, Düzce, Bolu ve köylerinden aralıksız ileri gelen Abhaz büyükleri başkanlığındaki heyetler Lakoba’yı ziyarete gelir. Her gelen heyetin onuruna günde bazen iki-üç hayvan kesilmektedir. Rahmetli babam anlatırdı. Annesi Fide Hanım Süleyman Beye; ‘Bugün Üçüncüyü kestiriyorsun, etleri artık komu-komşuya verecek kimsede kalmadı! Yazık! İsraf, günah değil mi!’ deyince; Süleyman Bey eşine; ‘Bu gün gelen üç heyetin her büyüğü birer aşta-kurban’a layık. Bir köpeğin midesine sığacak hayvanın lafı bile edilmez! İstersen etleri köpeklere ver!’ demiş. Rahmetli Abuhba Şevketin Yeğeni Himmet abla anlatmıştı. Annesi küçükken 1921 yılının yazında, Fide Hanım; ‘Evladım! Şu koruluktaki postları bir sayıverin!’ demiş. Annem altmış yedi post saymış. Bundan bahsetmemden kasıt, Lakoba ve gelen Abhaz büyüklerinin onuruna kesilen ‘aşta’lardan her hangi bir övünç payı değil, sadece Lakoba’nın gelişinin yarattığı heyecan, duyarlılık ve coşkuyu pekiştirmek içindir. 

Tabii ki Lakoba’nın gelişinin tek amacı ve gelen Abhaz heyetleri yapılan görüşmelerin tek gündem maddesi; Abhaz Diyasporasının Anavatan Abhazya’ya geri dönüşü idi.  Sonunda, zamanın, sözü kanun kuvvetindeki büyüklerin iştiraki ile Kobaşlar köyünde toplanan Abhaz halk meclisi, oybirliğiyle, ‘Diasporanın Anavatan Abhazya’ya dönüş kararı’ almıştı.  

Maalesef, o zamanı yaşayan dedelerimiz, babalarımızın hiç biri hayatta değil. Çocukluğumuzda gençliğimizde yaşayanlardan öğrenebildiklerimiz çok kısıtlı. Şimdiki bilincim olsa idi detayları ile tarihe not düşerdim. Toplumumuzda, yaşanan tarihle, halk kültürü ilgili araştırma yapmak, yazmak bilinci ve geleneği zayıf.

Geri Dönüş Mümkün olmadı. Kurtuluş savaşının başlaması, Sovyetler Birliği’nin ‘demir perde’yi çekmesi bütün geri dönüş ümitlerini tüketti.

Nestor Lakoba 1921 Şubat ayı sonunda Diasporaya veda ederek Abhazya’ya geri döndü.  31 Mart 1921 yılında Abhazya S.S. Cumhuriyeti kurularak, Sovyetler Birliği’ne onaltıncı cumhuriyet olarak katıldı. Nestor Lakoba’da devlet başkanı oldu. 1936 yılında Tifliste Stalin’nin emri ile KGB Başkanı Gürcü Beria tarafından, TiflisteBeria’nın evinde zehirlenerek öldürüldü. Zehri, Lakoba’ya ‘evladım’ diyen Beria’nın annesi yemeğine katarak verdi. Oğlu Rauf, üç yıl sonra kurşuna dizilerek henüz onyedi yaşındayken öldürüldü.

Süleyman Bey 1934 yılında ölünceye kadar, Nestor Lakoba ile haberleşti,  Abhzya’dan zaman zaman gelen misafirlerle, Abhazya’yı yakinen takip etti. Bununla da ilgili benim dinlediğim 1931 kollektivizm reformu dönemine ait bir anektot’ta, dağarcığımda mevcut. 

Abhazya, anavatana özlem duygusu çok yoğundu. O kadar ki, Süleyman Beyin Oğlu Ragıp, 1929 yılında Abhazya’ya kaçak giderken, Hopa Sarp sınır kapısında, Rus sınır muhafızları tarafından yakalanmış, resmi görüşmelerden sonra güç bela Türkiye’ye iade edilmiştir.

(*) Aşta; Abhaz’larda, misafirin onuruna kesilen hayvan. Genelde koyun, koç veya keçi olurdu. Kellenin sağ tarafı büyüğün önüne konurdu. Kurbanla karıştırılmamalıdır.
 
www.abhazyam.com 

ETİKETLER :
Facebook Facebook Digg Digg Google Google Del.icio.us Del.icio.us
Bütün Yorumları görmek için tıklayınız!
Hava Durumu
ANKET
Aleksandr Ankvab'ın Siyasete Dönüşünü Onaylıyormusunuz
Diger anketlerimiz için tıklayın...
Yol Durumu

©
Copyright 2011 Abhazyam.com Her hakkı saklıdır.