Uzayda Yaşayanlar | Abhazya haberleri

Fatih Atan (A’tanba)

05/06/2013. Değerli okuyucular, 31 Mayıs 2013 tarihinden itibaren, sizlere Abhazya ve Abhaz Diasporası hakkındaki gelişmeleri pek fazla aktaramadığımız için özür dileriz. Ancak, Abhaz Diasporası’nın önemli çoğunluğunun yaşadığı ülke olan Türkiye’de önemli gelişmeler yaşanmaktadır.

Bizlerde, yaşamış olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’ndeki gelişmeleri özellikle sosyal medya ve toplum içerisinde bilfiil yaşayarak izlemeye, gözlemlemeye ve yorumlamaya çalıştık.

Abhaz Diasporası’nın önemli bir bölümü, Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde ve artık direnişin sembolü olan “Taksim Gezisi” alanında Onbir yıldır, ülkeyi yöneten “Türk – İslam Sentezi”nin yeni versiyonu olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) İktidarına karşı başlatılan başkaldırı içerisinde yerini alıyor.

Ancak her zaman olduğu gibi, Abhaz ve Adıge Diasporası içerisinde, Türkiye’yi yöneten iktidarlara karşı biat edenlerde bulunuyor.

“Taksim Gezi Direnişi” Abhaz ve Kuzey Kafkasya Diasporası için saf belirleme ve gerçek anlamda “Turnusol Kâğıdı Testi” sınavından geçiyor.

Abhaz ve Kuzey Kafkasya Diasporası içerisinde 1979 yılında İstanbul Kafkas Kültür Derneği seçimleri sırasında yaşanan saf belirleme sınavı, aradan geçen 34 yıl sonra yeniden yaşanıyor.

1979 yılında bir tarafta “Devrimciler” (Türkiye’de yaşayan toplumların demokratik ve kültürel haklarının savunulması mücadelesinin içerisinde yer alınması gerektiğini söyleyenler) ve diğer tarafta ise “Dönüşçüler” (Türkiye’de misafiriz, Türkiye’nin sorunları bizi ilgilendirmez diyenler) arasında yaşanan dernek seçimini Dönüşçülerin “Türk – İslamcı”, “Dinci” Abhaz ve Kuzey Kafkas Diasporası ile yapmış olduğu ittifaka rağmen Devrimciler kazanmıştı.

Aradan koskocaman 34 yıl geçmesine rağmen, bugün yine aynı söylemler ile karşı karşıya bulunmak bizleri şaşırtmıyor.

Abhaz ve Kuzey Kafkasya Diasporası’nın temsilcileri olduğunu iddia eden Abhaz Dernekleri Federasyonu (Abhaz – Fed) ve Kuzey Kafkas ya Dernekleri Federasyonu (KAFFED) 31 Mayıs 2013 tarihinden bu yana deyim yerinde ise, “Dut Yemiş Bülbül” konumunda suspus olmuş duruyorlar.

Abhazya Cumhuriyeti’ne 1996 yılından bu yana, Siyasi – Ekonomik- Ulaşım – Askeri – Kültürel Ambargo uygulayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 11 yıldır hükümetini yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarına karşı hiçbir eleştirel tepki göstermiyorlar.

Aksine, daha önceleri yapılan “Akil İnsanlar” (Köleler) toplantılarında AKP hükümetinin uygulamalarına methiyeler düzüyorlar.

Bu iki organizasyonun dışında olup, sözde dönüşçülerin internet sitelerinde ise daha traji-komik yorumlar yapılıyor. Aynı 1979 yılındaki gibi dönüşçüler, kendileri için yarattıkları “Çerkes” (!) ulusu ve “Çerkesya” Haritası hayali içerisinde Diaspora insanlarını uyutmaya çalışıyorlar.

Ve bu uyutma taktiği içerisinde AKP iktidarına da örtülü olarak destek veriyorlar.

Bakın bu insanlardan Açumıj Hilmi (Abhazya Kurtuluş Savaşı’na ve Gürcistan’ın Anaklia Çerkes Soykırımı Anıtı açılışına katıldı. Gürcistan Abhazya’ya giriş yapan bir sürü insanı tutuklamasına rağmen bu insan neden tutuklanmamış olmasını hala merak ederim) Diaspora insanlarına neler diyorlar

“Türkiyede veyahutda dünyanın herhangi bir yerinde eğer Çerkes olarak tavır koyamıyorsanız, etki edemeyecekseniz ne yazık ki tarafsız olmanız en doğrusu.

Kürt-Türk kavgamı ediyor, tarafınız sadece Çerkeslerin tarafı olmalı, yoksa ilk fırsatta sizin yabancı olduğunuzu hatırlatırlar.

Ağaç mı kesiyorlar bırakın kessinler, kendi ülkelerinin kendi ağaçları kestikleri, sizse yabancısınız.

Yabancı olduğunuzu hiç bir zaman unutmamalısınız.

Türkiye’ye gelmiş bir İngiliz turist gibisiniz.

Siz yüzyıldır bu ülkede yaşıyorum deseniz bile size söylenecek şey sadece yabancı olduğunuz olacak, tabi buna hain Çerkesi ilave etmezlerse.

Bunu hiç unutmamalısınız.

Türkiyede ki olaylara ya Çerkes yapısı olarak katılmalıyız, ya da hiç katılmamalıyız. Taraf olmamalıyız.

Eğer bu gün herhangi bir olaya Çerkes yapısı olarak müdahale etme imkanına sahip değilsek, ki değiliz o zaman yapmamız gereken tek şey tarafsız olmak..."

(Yazının tamammı için bknz: http://www.cherkessia.net/author_article_detail.php?article_id=3738 )

Kube Nurhan Fidan ise;

“Kürt siyasetinin alanlara inip ‘’omuz omuza dayanışma’’ göstereceğini düşünenler, bu konuda meşru ve haklı olan reaksiyon kadarını olumlayıp ardılı olan nümayişlere katılmayacaklarını ilan eden Kürt politikacılarının temkinli tavırlarını anlamış olmalılar. Bu bağlamda Çerkeslerin sosyal paylaşım merkezlerinde bu olaylar üzerinden yürütülen ve birbirini kırıp dökmeye varan aceleci yarılmaları yeniden gözden geçirmelerinde Çerkes teamülünü tarifleyen ‘’sambır pşan’fay’’ refleksi fena değil gibi duruyor. Her toplumsal konuda kendi örgütlenmelerimizle kolektif tavır geliştirme aşamasına gelmemiş bir halk olarak temkinli ve gözleyici olmak sanırım daha isabetli bir tutum olur.” (Kaynak: http://www.cherkessia.net/author_article_detail.php?article_id=3737 )

21 Mayıs’larda Diaspora olarak nasıl örgütlü olduklarını, Rusya Federasyonu Konsolosluğu önünde Adıge, Abhaz, Oset Bayrakları ile birlikte protesto eylemi yaparak örgütlü olduklarını, her yıl katılımları arttırdıklarını böbürlenerek yazanlar. “Taksim Direnişi”ne örgütlü olmadıkları için “katılmama”, “Tarafsız kalma” çağrılarını çok rahat bir biçimde yapabiliyorlar.

İki çok güçlü (!) federasyon ise, dili tutulmuş vaziyette oturuyor. Sessizliklerini muhafaza ediyor.

Bu insanlar ve kurumlar “Uzay” içerisinde başka bir dünyada mı yaşıyorlar?

Değerli okuyucular, Rusya elçilikleri önünde protesto eylem yapanlar, acaba neden Abhazya’ya ve Güney Osetya’ya saldırarak binlerce masum insanın ölümüne neden olan Gürcistan’a askeri, siyasal ve ekonomik destek veren AKP İktidarının eylemlerini protesto eden kitlelere destek verilmesini istemiyorlar?

Kendilerine, Rusya Federasyonu’nun protesto edilmesi için zemin hazırlayan, örtülü destek veren AKP İktidarına karşı bir minnet borçları mı bulunuyor?

Sekiz gündür, tweetlerde, facebooklarda bunun savaşını yapan Abhaz ve Kuzey Kafkasya Diasporası insanları, sizlerin ataları, 149 yıldır yaşamış olduğunuz topraklarda oluşturulan devlet yapıları içerisinde görev almadılarmı, 1. Dünya Savaşında, Kurtuluş Savaşı’nda şehit – gazi olmadılar mı?

Yaratılan Türkiye Cumhuriyeti’nin hamurunu yoğurmadılar mı?

Tabii ki yoğurdular!

Bundan dolayıdır ki, içerisinde bulunduğumuz topraklarda yaşanan demokrasi ve özgürlük mücadelesi içerisinde yerimizi alacağız.

Bundan hiçbir kimsenin şüphesi olmasın!

Nasıl Abhazya Kurtuluş Savaşı bitiminde Parlamento Binası üzerine asılan Abhazya Cumhuriyeti Bayrağı kutsal ise, Taksim Anıtı üzerine asılan Abhazya Cumhuriyeti Bayrağı’da kutsaldır.

Bunu herkes böyle bilsin!

Abhazya Cumhuriyeti Bayrağını Taksim Anıtı’na asan Abhaz Diasporası insanlarını ve tüm “Taksim Gezi Diernişi” Kahramanlarını canı gönülden kutluyorum.

Durmak Yok!

Direnişe Devam!