Jamestown Yurtseverleri | Abhazya haberleri

Fatih Atan (A’tanba)

17/05/2012. Değerli okuyucular, Abhaz Diasporası 21 Mayıs "Kafkas Sürgünü"nü 20 Mayıs'ta her zaman olduğu gibi Kefken'de ve Karaağaç Abhaz Mezarlığında anıyor.

Abhaz Diasporası'nın Kefken ve Karaağaç'a sahip çıkması ilk kez 23 Mayıs 1993 tarihidir. Abhazya'dan gelen heyet ile birlikte Kefken ve Karaağaç'ta ki anma törenine katıldık ve bu anma törenini "Türkiye'deki Abhazlar" Kitabında sizlerle buluşturdum.

Şimdi aradan 19 yıl geçti, Abhaz Diasporası özellikle son iki yıldır 21 Mayıs Sürgünü’nü Kefken ve Karaağaç’ta sistemli bir biçimde anmaktadır. Bu anma törenlerinin önümüzde ki yıllarda daha da etkin olacağına inanıyorum.

Abhaz Diasporası’nın dışında Kafkas Diasporası’nın önemli bir bölümü İstanbul’da toplanıyor. Ancak görüldüğü kadarı ile bunlar arasında iki farklı bölge de toplanma noktası bulunuyor.

“Kafkasya’da Herkes Çerkes” diyenler ile “Kendisini Çerkes Hissedenler” diyerek ayrışmaya çalışanların toplanma noktalarında, Abhaz kökenlilerde bulunacak, ancak bunlar “Abhaz” kimliğini net bir biçimde vurgulamaktan rahatsız olanlardır.

Aslında bunun temeli, Rus Çarlığı’nın Kafkasya Bölgesi’ndeki yayılmacılığını önlemek amacı ile özellikle Kuzey Kafkasya’da bulunan feodal toplumların “İslam Dini” çevresinde örgütlenmesi amacı ile Büyük Britanya İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından kışkırtılmalarında yatıyor.

1864 Sürgünü’nün diğer unsurlarını görmek istemeyenler, özellikle 1950’li yıllardan itibaren Türkiye’de yaşanan Anti- komünizm propagandasında etkin bir biçimde kullanılan Kuzey Kafkasya Diasporası ideologlarının çalışmaları ile Kafkas Diasporası toplumu, Anti – Rus altyapısı ile günümüze kadar getirildi.

Bugünde Kuzey Kafkasya’da ABD ve AB’nin önderliğinde, özelde Türkiye’de yaşayan Kuzey Kafkasya Diasporası’nın kışkırtıcılığını üstlenmiş olduğu “Çerkesya”, “Çerkes – İslam” ideolojisi temelinde “Çerkes Ulusu” yaratılmaya çalışılıyor.

Abhaz Ulusu ise yıllar öncesinde Abhazya’da verilen ulusal mücadeleler sonrasında ulus olma sürecini çoktan tamamladığı için, Abhaz Diasporasında ise özellikle 1992 – 1993 Abhazya Ulusal Kurtuluş Savaşı ile ciddi bir travma yaşandı.

Türkiye’de Abhaz Diasporası’nın da içerisine alınarak Rusya Federasyonu’nun parçalanması teorisinin temel dayanağı olan “Çerkes – İslam” ideolojisi Abhazya’nın Bağımsızlığını ilan etmesi ile ciddi bir yara aldı. (Abhazya’ya Diasporadan gelerek yerleşen bazı insanların “Çerkes – İslam” ideolojisi konusunda bir takım çalışmaları bulunmaktadır.)

2008 yılında ise Abhazya’nın bağımsızlığının RF tarafından tanınması ile tamamen parçalanmış oldu

Artık Abhaz Diasporası içerisinde kendisini “Çerkes” Yaftası altında görmeyenlerin sayısı arttı ve KAFFED’in kurucusu olan İstanbul Kafkas – Abhazya Kültür Derneği bu bünyeden ayrıldı ve Abhaz – Fed Organizasyonu’nun kuruluşuna öncülük etti.

Ancak bu teorinin bir biçimde gündemde ki yerini koruması için Gürcistan devreye sokuldu, Gürcistan Parlamentosu “Çerkes Soykırımı”nı kabul ederek bu sefer Adıge Toplumu ve Diasporasında ciddi bir travma gerçekleştirdi.

Artık Gürcistan’a karşı mücadele eden birlik içerisinde özellikle Adıge Diasporası’nda Abhaz ulusu ve Diasporası ile ilgili anti propaganda çalışmaları yapıldı,

Jamestown Vakfı ve Gürcistan Cumhuriyeti tarafından birlikte Tiflis’te toplantılar düzenlendi, Adıge Diasporası ve Kuzey Kafkasya’dan bu toplantılara insanlarda katıldı.

O dönemde bu tür toplantılara “Çekingen” bir biçimde katılan Adıgeler, Gürcistan’ın “Soykırımı” kabul etmesi ile bu sefer Gürcistan’ın da desteği ile Türkiye’de soykırım ile ilgili toplantılar düzenlemeye başladılar. Hatta artık isimlerini de açıklayarak Gürcistan ile birlikte Rusya Federasyonu’na karşı, mücadele ettiklerini açıklamaya başladılar.

Son olarak, Kabardey’den Abhazya Kurtuluş Savaşı’na katılarak “Savaş Kahramanı” ödülü alan İbrahim Yağan gibi kişilerde Gürcistan’a giderek desteklerini belirten açıklamalarda bulundular.

Gürcistan’ın ABD ve AB olmadan bu tür politikalara başvurabileceğini düşünmek safdillilik olur.

Bugün için özelde Dağıstan bölgesinde yaşanan, Radikal İslam kökenli Terör eylemlerinin Adıge, Karaçay – Çerkesk, Kabardey – Balkar Cumhuriyetlerinde de önümüzdeki günlerde yoğunlaşacağı sinyalleri alınmaktadır.

Gürcistan, özel olarak Abhazya ve Güney Osetya’da istikrarsız bir ortam yaratmaya çalışıyor.

Gürcistan, bu bölgelerin 2014 Sochi Kış Olimpiyatları bölgesine yakınlığı, Olimpiyatların düzenleneceği alanın 1864 Sürgünü bölgesinde ki son savaşların geçtiği alan olması nedeni ile terör eylemi yaratma çalışmaları, olimpiyatların batı ülkeleri tarafından boykot edilmesine doğru çekilmesi stratejisini yaşama geçirmeye çalışıyor. (Geçtiğimiz günlerde Abhazya’da Gürcistan tarafından giren yasadışı silahlar ve bu konuda ki tutuklamaları unutmayalım)

Gürcistan, artık bu stratejisini yaşama geçirmek için Adıge Diasporasının Jamestown Vakfı tarafından maddi olarak desteklenen ekibi ile el ele çalışmak için her türlü alt yapıyı oluşturdu.

Bu çalışmalar 2014 Sochi Kış Olimpiyatlarına kadar artarak sürecektir.

Anaklia’da ki “Soykırım Anıtı” açılışı için katılacak olan Adıge Diasporası ve Kuzey Kafkasya’dan katılacak olanlara dikkat edilmesi gerektiğine inanıyorum. (Not: Anaklia – Gürcistan’ın Abhazya ile sınırı olan İngur nehri’nin Karadenize dökülen sahilinde bulunuyor. Anıtın Anaklia’da açılmasının nedenini Adıge Diasporası’nın değerli önderleri bizlere açıklayabilecekler mi? Acaba anıt neden Tiflis’te açılmıyor da Abhazya sınırında açılıyor?)

Anaklia’da soykırım anıtı açılış törenine katılacak olanlar, ileriki süreçte tüm Kuzey Kafkasya uluslarının ve tarihin önünde hesap vermek durumunda kalacaklardır.

Gürcistan’ın 2014 Sochi Kış Olimpiyatlarına kadar sürdüreceği provokasyon eylemlerinde kullanacağı Adıge Diasporası’nın Kuzey Kafkasya’ya yerleşme gibi bir sorunları yok ama bu eylemler sonucunda özellikle Adıge Diasporası’ndan gelerek yerleşenlerin ciddi sorunlar ile karşılaşabileceklerini düşünmek için herhalde kahin olmak gerekmiyor. (Geçenlerde KGB tarafından sorgulananların bulunduğu basında yer aldı)

“Çerkesya Hülyası” içerisinde olanlar, “Karadenizden – Hazara Kadar Birleşik Kafkasya” diyenler, “Kuzey Kafkasya’da Herkes Çerkes” diyenler, “Kendini Çerkes Hisseden Herkes Çerkes” diyenler ve bunlara katılan “İçimizdekiler” hepiniz Kafkasya üzerinde oynanan “Kafkas Satrancı” içerisinde birer “PİYON”sunuz.

Sizlerin bu “PİYON” durumunuz tüm Kuzey Kafkasya Haklarının yeniden acı çekmesine neden olacaktır.

Taksim’de ki Rusya Federasyonu Konsolosluğu önünde Adıge, Abhaz, Oset, Çeçen vd. bayrakların yanında 2012 Mayıs’ından itibaren Gürcistan bayrağının da bulunması ve kabul edilmesi gerekmektedir.

Çünkü Gürcistan, soykırımı şu anda kabul eden tek ülke olarak görülüyor.

Adıge Diasporası’nın Gürcistan bayrağını Taksim’e ve Beşiktaş’a kabul ederek onurlandırması gerekmektedir.

Abhaz ve Gürcistan Bayrağı’nın Diasporada yan yana bulunması bir “İroni” yaratacaktır.

KAFFED ve diğer yapılanmalarda bulunan “İçimizdekiler” sizlere Gürcistan Bayrağı ile Taksim ve Beşiktaş’ta iyi yürüyüşler ve anmalar diliyorum.

*****************

Not: Değerli okuyucular, düşünceme göre aslında diğer internet sitelerinde yayınlanan bazı yazılar hakkında yorum yazmak istemiyordum. Ancak son günlerde bazı internet sitelerinde ki haber ve yorumlarda gerçekleri tamamı ile çarpıtan bir takım yazılar ve yorumlar yapılmaktadır. Bende son günlerde Chercessia.net İnternet sitesinde İbrahim Yağan’ın “İBRAHİM YAĞAN’DAN ÇERKESYA YURTSEVERLERİNE MESAJ” adı altında ki haberin yorum bölümünde özellikle Cevdet Hapi ile girmiş olduğum polemikte (Bknz: http://www.cherkessia.net/news_detail.php?id=5371 ) Sn. Cevdet Hapi’nin son yazısına gönderdiğim yanıt yazısı, Chercessia Net. Editörleri tarafından yayınlanmadı.

Sizlerinde bildiği üzere Abhazyam.com karşı tarafa hakaret ve küfür, aşağılama türü yazılar yazılmadığı sürece tüm yorumlar yayınlanmaktadır. Hiçbir engelleme yapılmamaktadır.

Kendilerini “yurtsever” olarak nitelendiren, demokrasiye saygı gösterdiklerini belirten bir yapının benim aşağıda yayınlayacağım yazımı neden SANSÜRE uğrattığını siz değerli okurların yorumuna bırakıyorum.

Sevgili Cevdet hoca;

Abhazya Cumhuriyeti Devleti Gürcistan ile ancak karşılıklı bağımsızlıkların tanındığı, sorunların çözümünde silahlı güç kullanılmaması anlaşmasının imzalanmış olduğu bir masa üzerinde göçmenlerin geriye dönüşü görüşmelerini kabul edebilir. Bu resmi devlet politikasıdır. Bunda duygusal bir durum bulunmamaktadır. Abhazya savaş baltalarını çoktan gömmeye hazır ama Gürcistan Devleti Yönetimi sürekli olarak saldırgan bir tutum yaşıyor. Bunun en tipik örneği 2008 – Ağustos savaşıdır.

Abhazya istese idi işgal güçleri çıkarıldıktan sonra (1992 – 1993 Savaşı) insani koridoru açmaz, katliam yapardı. Bunu gerçekleştirmedi. İsteyen sivil gürcülerin gitmesine izin verdi. Hatta bunların içerisinde Gürcü askerleri de vardı.

Gürcistan’da gerçekten halkın seçtiği, darbe ile iktidara gelmeyen demokratik bir Devlet yönetimi mutlaka Abhazya Cumhuriyetini tanıyacaktır. Bundan şüpheniz olmasın, Abhazya Cumhuriyeti’nde kısa da olsa bugün 3. devlet başkanının seçildiği, darbelerin yaşanmadığı demokratik bir süreç yaşanıyor. Türkiye’de ki ve Gürcistan’da ki darbeleri size hatırlatmak isterim.

Ben Kafkasya savaşında Rusların temiz olduğunu hiçbir zaman için söylemedim. Ancak uluslar arası anlamda soykırımın kabul edilmesi için yasal zeminin ne olduğunu hatırlattım. Dünya da şu ana kadar bu konuda sadece Yahudi Soykırımı yasal olarak tescil edilmiştir. Bir başka örneğini ben bilmiyorum. Siz biliyorsanız beni de bilgilendirin.

1812 Bükreş Anlaşmasında Rusya Çarlığı ve Osmanlı İmparatorluğu arasında bir anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşmada Çerkesya kıyıları diye bir deyim bulunmuyor. Bu sizin katkınız herhalde. Orada Karadeniz kıyı kontrollerinin Rusya Çarlığı ve Osmanlı İmparatorluğu arasında ki paylaşımdan söz ediliyor. Bzıbta nehrine kadar olan “Çerkesya Kıyıları” demiyor. Evet, bugün bizler Abhazya’nın resmi devlet sınırlarını tanıyoruz. Siz hala nostaljiye mi takılıyorsunuz?

Şunu da hatırlatmak isterim siz hala Osmanlı ile Türkiye Cumhuriyeti’ni birbiri ile karıştırıyorsunuz. Osmanlı topraklarına gelen Abhazların ne tür koşullar ile karşılaştıklarını bizler her yıl Babalı sahilinde ki mağaralarda ve hastalık ve salgınlar nedeni yaşamlarını yitiren Abhaz Göçmenlerin mezarlarının bulunduğu Karaağaç köyü mezarlığında anıyoruz. Herhalde üretici (!) konumuna getirilen Abhaz ve Adıgeler de Taksim ya da Beşiktaş sahillerinde anıyorlar!

Siz küçümsemeye çalışsanız da Abhazya’nın bağımsızlığını tanıyan ülke sayısı artacaktır ve bunu sizlerde izleyeceksiniz. Bizlerde bu konu da elimizden gelen her türlü desteği vereceğiz.

İçerisinde yaşadığınız T.C. de Cumhuriyetin ilanının 89. yılında demokrasiyi yakalamak için hala anayasa yapılmaya çalışılıyor. 2008 yılından bu yana bağımsızlığını kazanmış bir ülke ile kıyasladığınızda Abhazya’nın önde olduğunu hala algılayamadınız ise ben sözlerimi bitiriyor. Cherkessia. Net okuyucularından da zamanlarını çaldığım için özür diliyorum.

Saygılarımla.