RSS / XML
Foto Galeri
Video Galeri
Bu haber 08 Eylül 2011, Perşembe 01:38:05 tarihnde eklendi. 1148 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Füze Kalkan Sistemine Karşı Çıkmalıyız.

ABHAZYA VE ABHAZ DİASPORASI "FÜZE KALKAN SİSTEMİ"NİN TEHDİTİ ALTINDA BULUNUYOR.
Füze Kalkan Sistemine Karşı Çıkmalıyız. Fatih Atan (A'tanba)

08/09/2011. Basın Yayın Organlarında NATO ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti arasında imzalanan anlaşma ile Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde NATO Füze Kalkanı Sistemi yerleştirileceği yayınlanıyor.


Önce T.C. Başbakanı Sn. Tayyip Erdoğan 06 Eylül'de Ankara'da İspanya Başbakanı Jose Luis Rodrigues Zapatero ile düzenlemiş olduğu ortak cbasın toplantısında NATO Füze Kalkanı sistemi'nin Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yerleştirileceğini  ``Bu radar üssünün kurulması NATO çerçevesi içinde yapılan bir süreçtir ve bizler de bir NATO ülkesi olmak suretiyle, bu konunun en uygun neresiyse, bunu gerek Silahlı Kuvvetlerimiz, gerek Dışişleri, çalışmalarını azami ölçüde, en ince teferruatına kadar yapıldı ve hala da bu çalışmalar yapılıyor ve en kısa zamanda neticelendirip Türkiye`de bizleri herhangi bir sıkıntıya vesaireye sokacak adım söz konusu değil. Bunların hepsi basit kulislerdir. Atılan adımın, biz bölgemiz için önemli olduğunu düşünüyoruz. Ve onun içinde bu konuda hükümet olarak en geniş manada da istişaremizi yaparak kararımızı vermiş bulunuyoruz.`` diyerek net olarak açıklıyor.


T.C. Dışileri Bakanı Ahmet Davutoğlu'da 07 Eylül'de "Füze savunma sistemi bir entegre sistem ve NATO projesi. Yani bu herhangi bir ülkenin tek başına bir projesi değil, NATO'nun entegre bir projesi.Biz bu entegre projeyi geliştirirken kendi kaygılarımızı tek tek ortaya koyduk ve bu kaygıları gözeten bir Lizbon kararı çıktı. Yani hiçbir ülkenin hedef gösterilmemesi, karar mekanizmasında Türkiye'nin etkin rolünün olması, bütüncül güvenlik sistemi yani Türkiye'nin bu yapı içinde topraklarının sınırlarının korunması gibi bir takım temel ilkeler belirledik. Öyle bir kanaat var ki, sanki Türkiye'ye füzeler yerleştirilecek, Türkiye'ye karşı saldırı olacak. Hayır bu entegre sistemin sadece bir radar unsuru Türkiye'ye yerleşiyor. Erken uyarı radar unsuru. Yani Türkiye'de ne bir füze olacak, ne bu füzeye karşı kendi ulusal gerekliliğimiz gereği kendimiz şey yapabiliriz ama bu sistemin gereği olan bir yapılanma söz konusu değil. Burada her ülkenin yaptığı katkı var bizim katkımız ise bir radar sistemi ile sınırlıdır. Türkiye üzerinde füze savaşı cereyan edecekmiş gibi bir kanaat doğru değil."  açıklaması ile konuyu Türkiye Halkının önüne gayet açık bir biçimde koyuyor.


Bilindiği üzere  Füze Kalkanı Projesi 2004 yılında Dünya kamuoyuna önce ABD, Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nin dahil olduğu ve İran tarafından gelebilecek olan nükleer füze saldırısına karşı Avrupa'nın korunacağını belirten bir füze savunma sistemi olarak sunuldu. Ancak Rusya tarafından bu projenin kendisine karşı girişilen bir kuşatma projesi olduğunu belirtilmesi ve tavır alması sonucunda sekteye uğradı. 


2004 yılından 21 - 22 Kasım 2010 NATO Lizbon Toplantısı'na kadar geçen süreci çok iyi irdelemek gerekir.


Lizbon Zirvesi,  ABD tarafından İran'a karşı gibi gösterilen Füze Kalkan Projesi, bu süreç içerisinde, önce sistemin Rusya'ya karşı olmadığı (!) konusunda NATO'nun yıllardan beri karşısında bir güç olarak gördüğü Rusya Federasyonu'nun ikna edilmesi sürecinin sonuçlanmasıdır.


Lizbon'da Rusya Federasyonu ikna (!) edildiği gibi Türlkiye'de kuşatma organizasyonunda stratejik öneme sahip olduğu için, bizlerin bugün için bileediğimiz bazı anlaşmalar sonucunda ikna edilerek Füze Kalkınma Sistemi'nin en önemli noktasına konulmuş oldu.


NATO'nun 2011 yılı Mart ve Haziran Toplantılarında,  İran’ın da dâhil olduğu 20 ülkenin balistik füzelere sahip olması nedeniyle, Füze Kalkan Projesinin mimarı olan ABD ve Avrupa’nın devlerine göre, gelecek 10 yıldaki en büyük tehlike (!) olarak görülmesi ve. NATO üyeleri için Türkiye'nin, Ortadoğu’nun 1000 kilometre bandında yer aldığından projeye en uygun ülke. olarak seçildi.


Türkiye toplumu bu gelişmelerden Türk - Kürt Çatışmaları, 2011 Parlamento Seçimleri, Ekonomik Krizin "Teğet" (!) geçti - geçmedi tartışmaları, Parlamento'ya girme - girmeme tartışmaları, İslami yaşama saygı ve uyum tartışmaları, Ergenekon tutuklamaları, Asker - Sivil Bürokrasi Kavgaları, Futbol'da Şike Kavgaları, "One Minute" Kahramanı, Gazze Kahramanı, Ortadoğu Baharı Kahramanı, İsrail'e Posta koyma Kahramanlıklar ile uzak tutuldu.


Sonuç olarak toplum, dünya üzerinde oynanan siyset oyunumdan uzak, kısır Tv tartışmaları, televizyon .dizileri ve kahramanlarının yaşamları, magazin ve spor haberleri ile uyutuldu.


Bugünde bu uykusunu sürdürmektedir.


Tayyip Erdoğan şimdi ABD tarafından Ortadoğu ve Afrika'da düzenlenen yeni yapılanmalara, İran'a karşı kurulacak olan ve İsrail'in Ortadoğuda ki en büyük savunma sisteminin kurulacağı ülkenin başbakanı olarak, arkasına Anti İsrail rüzgarını alarak "Osmanlı Padişahı"(!) edası ile sefere çıkıyor.


Tarihin bir cilvesi olarak da T.C. Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül'de "Füze Kalkan Sistemi"nin kendisini kuşatacağına inandığı için kuruluşuna karşı olan Rusya Federasyonu'na ziyarete gidiyor.


Türkiye'de bulunan AKP dışında ki bütün siyasi partilerin, STK'ların, barışsever herkesin, hatta AKP üye ve sempatizanlarının da karşı çıkması gereken bir uygulama ile toplum oldu - bittiye getirilmeye çalışılıyor.


AKP Hükümeti tarafından açıklanan "Komşular İle Sıfır Sorun" Poltikası bu uygulama ile mezara gömülmüş oluyor.


Türkiye'de yaşayan bütün halklar Nükleer tehlike altına alınmış oluyor.


Biz Abhaz kökenliler ise iki anlamda nükleer tehdit altında kalıyoruz.


NATO'nun Kasım 2010 Lizbon Toplantısında Abhazya ve Güney Osetya'yı da yakından ilgilendiren bir kara alınıyor ve Abhazya ile güney Osetya Gürcistan'ın bölgeleri olduğu ve rusya Federasyonu'ndan bu devletleri tanıma kararından geri dönmesi çağrısında bulunuluyor.


Sonuç bildirgesinde ayrıca - Rusya ile gerçek bir stratejik ortaklık” istendiği açıklanırken, Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne destek yineleniyor ve Rusya’ya “12 Ağustos Ateşkes Antlaşması” hükümlerini yerine getirme çağrısı yapılıyor. Ayrıca Güney Kafkasya ve Moldova’da devam eden bölgesel çatışmaların NATO için büyük kaygı oluşturduğu  da vurgulanıyor.


Yani Lizbon Kararları, Abhazya - Abhaz Diasporası ve Oset Diasporası -  Güney Osetya'yı da yakından ilgilendiriyor.


Şimdi, Türkiye topraklarına, saldırı alanları Urallara, Kafkaslara, Abhazya'ya ve Güney Osetya'ya kadar uzanabilecek bir Nükleer Füze Sistemi'nin Ana noktaları yerleştirilmek isteniyor.


Türkiye, Abhazya, Güney Osetya, Rusya Federasyonu (Kuzey Kafkasya), Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail vb ülkeleri ve yaşayanlarını yakından ilgilendiren önemli bir gelişme yaşanıyor. 


Polonya ve Çek Cumhuriyeti Halkları, ülkelerinde yerleştirilmek istenen "Füze Kalkanı Sistemi"1ne karşı çıktılar ve topraklarından kovdular.


Türkiye'de içerisinde Abhaz, Oset ve tüm Kuzey Kafkasya Kökenli halkların'da bulunduğu halklar mozaiğinin yaşadığı coğrafya da bulunan bütün halklar bu "Nükleer Tehlike" alanı içerisine girmiş oluyor.


Türkiye'de yaşayan halkların, yaşamlarını tehdit eden bu sitemi topraklarından kovaağına inanıyorum.


Yaşasın Halkların Kardeşliği.   


ETİKETLER :
Facebook Facebook Digg Digg Google Google Del.icio.us Del.icio.us
Bütün Yorumları görmek için tıklayınız!
Hava Durumu
ANKET
Aleksandr Ankvab'ın Siyasete Dönüşünü Onaylıyormusunuz
Diger anketlerimiz için tıklayın...
Yol Durumu

©
Copyright 2011 Abhazyam.com Her hakkı saklıdır.